Hiç haberim olmaz yarından
Issız gökyüzünden
Bir evden boyu boyuncak uzun gelin gelirse
Turnalardan izin almadık mı bugün?
Yine yaşama sevincinden
Habersiz geliyordu her şey
Belki ağlamaktı hakkımız belki de gizlice gülerdik
Sevdalıydık bir gün umutsuz bir yıl sessiz oyun
Kendimizi kandırmaya niyetimiz yok
Emanetten geldiğimiz hayatta cebimizde ki bozuk bir ümit sadece
Hiç bir günde kavak altında oturmadık
Aklımızın bir köşesinde sokak temizleme işçisini resmettik
Büyük hayallerimiz var sadece enine
O rüyaların girdikçe inine
İki, üç kuruşla yetiştirdiğimiz kadar yaşadık yaşama sevinciyle
Kulağımda bir keman, piyano çalınır
Sormadım ki kimdir çalan?
Bana ne kim benden daha akıledir
Ruhumda keşkeler var hep kalacak gibi
Olmazsa iyi olacak şeylerin var olmadaki gayesinde ki hesabı bilmem
Parahat Bahadırova'da bizim bir dostumuzdur
İyi söyler türküler, şarkılar ve yazarda şiirler
Dünya böyle olsa balkonlarda çalınan bağlamalarla
Islak bir avluda çocuklar gibi koşuşturmak varken
Hep beklemek bakkaldan alınan lolipop kadar da ucuz değil...
Hiç haberim olmadan gelendir helâlim
Hakkımla kazandığımdır rızkım
Olmayandan sıyrılıp olanla gelendir nimetim
Ki gözleyip durur gözler
Sadece seyretmekten baki
Gizliden gelenin tadı
Gerçek hayatın acı ağıtı
Hep türküler söylensin şehrin çilesine inat
Bu yeri, yurdu ölümde doyurmaz
Güzel şeyleri susturan olursa bahtı kör olsun
Lahuti bir işaret açsa şu göğsün arşını
Yağmurlarda ıslansak tatlı tatlı çocukça
Bakkaldan ekmek çalar gibi sokak aralarından kaçarak
Hayatın bir yerinde aşikâr bir yalnızlık var
Toprağa düşen yağmurun şerefine oda nasip olur...
Nasip olursa bir ormanda yağmur altında buluşmalar olsun
Dünyanın kahrından uzak
Bir yer, yurt bulalım kimsenin kahrının olmadığı
Gündüzümüz neşe, gecemiz sarhoş ve bir perişan mucize
Daha ne isteyelim bu dünyadan bizimde hakkımız...
Gizliden gelenin aşikâr hâli
Âşka, meşke divane eder
Gökyüzüne bakıp yok olmak asıl yaşamın anlamı
Yeryüzünde çayıra çimene serilip
Ve yeni bir hayata gülümsemek vardır aniden...
Aykut Barış Çelik