Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

67 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
20. yüzyılın ilk yarılarının ortalarına kadar Amerika’ya gelen göçmenlerin bir sürü sağlık taramalarından ve resmi işlemlerden geçmek için zorunlu ikamete tabii tutulan yatakhanelerinde ya da koridorlarında Perec’in satırlarında dolaşırken göç kavramının ne demek olduğunu daha iyi anlamanıza neden olur. Yoksulluktan kaçan fakirler, mezhepçi baskılardan kaçan dindarlar, dini baskılardan kaçan tanrısızlar, yeni bir hayata başlayarak geçmişini silmek isteyen bazı kadınlar, katiller, hırsızlar, eski mahkumlar, sıkıcı gündelik işlere dayanamayacak kadar macera düşkünü maceraperestler; ailesinden, ülkesinden, kendinden kaçanlar, niçin göç ettiğini bilmeyenler ve öylesine takılayım diye bir daha dönmeyenler… yani bugün milyonlarca Amerikalıların ataları… sonuçları iyi olmuştur, kötü olmuştur ayrı konu ama insanlık tarihinin en büyük göçlerinden birisinin de hikayesidir. Yaklaşık 30 yıllık bir süre içinde bu adadan geçen göçmen sayısı 12 milyondur. Bu kadar insanın arasında sadece %2’lik bir kesim sağlık veya kanuni sorunlardan ötürü geri çevrilmiştir. Adadayken ölenlerin sayısı çok değildir (3500 civarı). 1920’lerden sonra göçmen işlemleri yurtdışındaki elçiliklere devredildiğinden bu ada da işlevini yitirmiş ve o günün şartlarını yansıtabilecek şekilde binaları müzeye dönüştürülmüştür. “ben, Georges Perec, buraya göçebeliği, dağılmayı diasporayı incelemeye geldim. Ellis Adası benim için sürgünün mekanı, Yani mekanın yokluğunun mekanı, var olmayan mekan, hiçbir yer. (s.53)” Bu göçmen olarak nitelendirdiğimiz insanlar aslında Amerika’nın bugünkü haline gelmesinde yeniden inşa edilmesinde rol oynamışlardır. Yine Perec’in ifadeleriyle: “Battery Park’a ömürlerinde ilk defa ayak basan göçmenler, kendilerine muhteşem Amerika hakkında anlatılanların tam anlamıyla gerçeği yansıtmadığını fark etmekte gecikmediler: toprağın herkese ait olduğu doğru olmasına fakat ilk gelenler bu zengin sofradan gönüllerince faydalanmış, yeni gelenlereyse, Lower East Side varoşlarındaki penceresiz barakalarda on kişiyle yaşamak ve günden güne on beş saat çalışmaktan başka nimet kalmamıştı. Gökten nar gibi kızarmış hindiler yağmıyordu ve New York’un kaldırımları altın kaplı değildir. Bırakın altını, döşenmiş tek bir kaldırım bile yoktu ortada. İşte o zamanlar anladılar oraya o kaldırımları döşemek için getirilmiş olduklarını ve tünel kazmak için ve kanal açmak için, yol yapmak, köprü yapmak, baraj yapmak için, demiryolu döşemek için, ormanları yok etmek için, madenleri kazmak için, taş ocaklarına inmek için, otomobil üretmek, sigara üretmek ve tüfek ve takım elbise ve ayakkabı ve sakız ve konserve ve sabun üretmek için ve gökdelenler inşa etmek için güvertede gördüklerinden bile yükseğe tırmanan.”
Ellis Adası
Ellis AdasıGeorges Perec · Sel Yayıncılık · 202088 okunma
·
226 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.