Kitap 5 farklı öyküden oluşsa da öykülerdeki ana fikirler aynı; yoksulluk, düzenin acımasızlığı, direniş, mevcut ekonomik, politik yapının insan üzerindeki etkileri. Jack London okurlarına diğer kitaplarından da tanıdık gelecek konular. "Alın Teri" öyküsünde anlatılanlarla Kafka'nın "dönüşüm" eserinde anlatılanlar ne kadar da birbirine benziyor. Yaşadıkları zamanlar birbirine yakın olsa da bildiğim kadarıyla Kafka'nın eserleri ölümünden sonra basılıyor. Yani, birbirlerinin öykülerinden habersiz olmalılar. İnsanın böyle bir sisteme yabancılaşmasının kaçınılmazlığını hissediyor okur. Yabancılaşan da diğerleri için, hatta en yakınlarımız için bile böcekleşir. Bir diğer öyküde yoldan geçen genç bir kadın karşılaştığı hırpani kılıklı adamlardan genç olanına acıyarak baksa da, daha yaşlıları pek dikkate almıyor. Jack London burda yaşanan durumu iki gencin aralarındaki "kimbilir hangi gizli" cinsel çekim gücüne bağlasa da bu da bir yabancılaşma. Yaşlılar nasıl olsa ölüme daha yakın. Kitabın sonundaki "Enseleniş" hikayesinde de sistemin bireyi nasıl sindirdiğini anlatıyor. Elini kolunu sallayarak bile yürüyemiyor insan, dışarda bile geceleyemiyor. Orhan Veli'nin "Bedava Yaşıyoruz" şiirini anarak, öyle Dere tepe bedava, yağmur çamur bedava değil. Yalnız bu öyküde biraz eksiklik hissettim. Öykünün sonunda bireyin sistemin işleyişi ve acımasızlığını anladığı anın vuruculuğunu veren hava yakalanamamış sanki, ya da Jack London bunu bilerek, belki de dönemin siyasi, politik koşulları nedeniyle daha vurucu bir şekilde yazmamış. Kitap oda yayınlarından çıkmış. Yayınevi "Bir Kalem Pirzola" öyküsünü "Ateş Yakmak" kitabına da almıştı. Bunun sebebini anlamadım.

Alın TeriJack London · Oda Yayınları · 1992265 okunma

·

88 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.