Kitabı okumak için çevirisini bekledim, sonra da unuttum. Aklıma geldi ve okuyayım nasıl olsa kitap su gibi akacak diye düşündüm. Başka bir tecrübesi ve yolculuğuyla ilgili bir şeyler bekliyordum ama ilk iki kitabının tekrarı gibi olmuş o açıdan beğenmedim. Belki de pandemi de yazdığından aklına eski travmaları gelmiştir. Bizim içinde öyle değil mi? Ama yine de beklenti oluyor. Güneş ve Onun Çiçekleri kitabında pik noktasına ulaştığını düşünmüştüm. Hislerini, olgunluğunu hissetmiştim. Maalesef bu kitapta onu hissetmedim. Ama her zaman hislerini sadece birer cümleyle öz bir şekilde ifade edişini seviyorum. Bazı cümleleri nokta atışı gibi...
"I'm done trying to prove myself to myself"
"anxiety feels like I'm hanging
off a building
and my hand is going to
slip any good"
"I have never known anthing more quietly loud than anxiety"