Gönderi

Wendel Johnson dermiş ki: “Lisaniyat lisanın ne olduğunu öğrenmekle başlar.” Kelâm, nutuk ve beyan kabiliyeti, öyle bir mevhibei ilahidir ki harflerden mürekkep birtakım şekillerde, kelimelerde veya gramerde değil, o lisanı konuşanların ruhunda, kelâm şuurunda gizlidir. Bir lisanı bihakkın bilmeksizin o lisan ile yazılmış cümleler, yahut fikirler anlaşılamaz; cümleler anlaşılmadıkça da kelimeler anlaşılamaz. Elbette bir lügatte kelimelerin birçok ma'nâsı bulunur; ancak, kelimeleri lügatlerde yazılmayan mecazi ma'nâlarda kullanma imkânları sınırsızdır. İnsanlar bir cümleyi birtakım yabancı kelimeler ile yazıldığı için anlamadıklarını zannediyorlar; aslında o cümle ile ifade edilen fikri anlamıyorlar; önce kelimeleri degil cümleyi anlamak gerekiyor. Cümle muhtelif kelimelerin farklı ma'nâlarındaki kesreti top yekün ve mânidar bir vahdet içre cem eden bir bütündür; bir nizamdır; yalnızca birtakım unsurların cümlesini bir araya toplayan bir topluluk değil, bütün unsurları kalbin rü'yeti ile bir mani-i vahdete irca eden yani bir ma'nâsı olan bir bütündür. Müfid bir ma'nâdan mahrum olan kelimeler bir cümle teşkil etmezler. Ma'nâsı anlaşılmayan bir cümlenin içindeki kelimeler dahi, biz kelimeleri bildiğimizi farz etsek dahi, bize yabancı kelimelerdir; onları anlayamayız. Tabii anladığımızı zannedebiliriz; bölük pörçük ve sathi bir anlayış, anlamak sayılırsa...
··
77 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.