Benim gibi kötü bir şiir okuyucusunun bir şiir kitabı hakkında bir şeyler karalamak istemesi doğru mu, inanın ben de bilemedim. Okumayı çok istememe rağmen şiir denince ellerim geri geri gider hep. Ben bir düzyazı tutkunuyum; uzun uzun cümlelerin peşinde sayfalar boyu koşmayı severim. Yoğun çalışmalarımın arasında farklı bir soluk olsun diye elime aldım Aram Pehlivanyan’ın şiirlerini ve zevkle okudum. Bir inceleme kıvamında olmasa da hissettiklerimi kısaca sizlerle paylaşmak istedim.
Hem Ermeni, hem de komünist olup bir de 2 Dünya Savaşı’nın ortasına doğunca ne kadar mutlu bir hayat sürebilir ki bir insan? Amele taburları, varlık vergisi, “Hey vatandaş, Türkçe konuş!” nidaları, yasaklar, kovuşturmalar, hapis, hapis, hapis, işkence, işkence, işkence… Hepsini yaşamış bir Aram Pehlivanyan var karşımızda. Türkiye Komünist Partisi’nde uzun yıllar yöneticilik yapmış, Ermenice edebiyat dergileri çıkarmış, hapis ve işkencelerden yılınca yurtdışına kaçmak zorunda kalmış ancak ömrünün sonuna dek vatanına özleminden ve sosyalizme inancından vazgeçmemiş bir eski kuşak.
İki grup şiiri var, ölümünden sonra basılan bu kitapta: İlk kısım, şairin sağlığında düzenlediği ve bastırdığı gençlik dönemi şiirleri; kapitalizmin çarklarında ezilen yığınların sesi olmak için yazılan, sosyalizm sevdalılarına selam gönderen şiirler…
"Denmesin ama
hepimiz eriyip yok olacağız toprakta.
O daha yeni yeni gülümsüyordu
karşısındaki masada
çalışan kıza
bilmiyordu nasıl yaşanır
yarınki ekmeğin kaygısını duymadan
varmamıştı sevilmenin tadına
bilmiyordu ağaçların, tarlaların içinden
yürümenin tadını
uzaklara, ta uzaklara…"
İkinci kısım ise şair öldükten sonra notlarından ya da arkadaşlarına yazdığı mektuplardan derlenen ve buram buram vatan hasreti tüten şiirler…
“hey gidi kuzguncuk panayırları
bağlarbaşı meydanından
leipzig marktplatz’a uzanan
o sarp yokuş
bir varmış bir yokmuş şen olası halep şehri
suriyenin çölleri
suriyenin çöllerinden de çorak beyrut sahilleri
monmartre’nin etekleri
mezarlıklar karacaahmet diyarı üsküdar
bir varmış bir yokmuş üsküdar
gençliğimin alevi
hayallerimin mezarı üsküdar
ağaçların polis
pencerelerin gözcü
gölgenin gölgeyi izlediği üsküdar
eteklerinde kız kulesi
başında çifte başlı çamlıcalar sfenksi
ana kucağı gibi yumuşak üsküdar"
A. Savaş maslahı ile ya da Ahmet Saydan ismi ile yazan, Türkiye’den önce Suriye çöllerine, sonra Almanya’ya kaçan, vatanından uzak olduğu dönemde neredeyse hiç şiir yazamayan bir aydınımız Pehlivanyan…
Bunca yaşıma rağmen adını duymamıştım. Bu toprakların yetiştirdiği O ve onun gibi nice değeri, sadece dönem iktidarlarının politikaları nedeniyle değil, kendi araştırma eksikliğim ve tembelliğim sebebiyle de farketmemiş olmak… İşte bu da benim büyük ayıbım!!!