Merhaba sevgili okurlar;
Bu ay ikinci kez deneyimlediğim Masa Dergisi hakkında biraz bilgilendirmek istiyorum. Açıkçası derginin kapağında Dostoyevski'yi görünce çok heyecanlandım, zaten dergide en beğendiğim kısımda bu oldu diyebilirim. Sürekli okuduğum diğer dergilerle bir kıyaslama yaptığımda benim için biraz yetersiz gibi geldi. Yani tam anlamıyla keyif alabildiğimi söyleyemeyeceğim.
Aynı zamanda sadece bir edebiyat dergisi değil. Sanatla ilgili içeriklere de yer verilmektedir. Sanat sadece edebiyat demek değildir, sanat bir çok şeyi kapsar. Bu bir müzik, bir sinema, tiyatro,resim gibi daha sayamadığım birçok alanı kapsıyor.
Dergiye yaklaşırken sadece "Edebiyat Dergisi" olarak yaklaşmamak gerekir diye düşünüyorum. Bu yüzden tiyatro, sinema, müzik ile ilgili yazılara yer verilmiş.
Baha Boduroğlu, Hüsnü Arkan ile bir röportaj, Michael Haneke Sineması, Mehmet Güreli ile yapılan röportaj, Libya'da Bir Yüzbaşı (Mustafa Kemal Atatürk), Varoluş Sancılarının Ruh Ortakları diye bahsedildiği Sylvia Plath ve Nilgün Marmara ile ilgili içeriklere yer verilmiştir.
Okumak isteyenlerin ön yargılı yaklaşmasını kesinlikle istemem, bizzat sizlerin tecrübe edinmenizi isterim. Her sanat, her edebiyat herkese aynı tadı vermeyecektir. Sadece beklentilerimin biraz altında olduğunu belirtmek istiyorum.
Keyifli Okumalar...