Bu şehrin karanlığına dayanılmaz
Dostum yalnızlığım, sevgilim ıslığım benim
Yargılarla infaz edilmez ruhum
Yuvama saf ışık lâzım
Bahtiyarlığın eşarbını sermek
Ey dostum, canan dostum
Âşk kavrulmaktan öte değil
Yokluğunu kabullenmek varlığın lokması
Dünyaya baş vermedim ondandır soran olmaz
Bir, iki yaş zeytin ufaktan ekmek parçasından ibaret
Hayat diye ezberlenilmiş yaşamaktan bihaber
Mertlik benim kirli yakamda da var
Arayışım bu dünyada elbet ölürse bedenim
Toprağım ruhuma miras kime satarsa
Gözlerim artık herşeyi kabullendi
Yazan kalemi susmayan kelâmı
Yırtık cepli, yamalı efendilik kabulüm
Namus süslü saydam elbise hangi bedene uyar?
Bu şehrin gürültüsüne artık alışılmaz
Söylesen "bıktı" derler, benim gönlümü taşır mı?
Herşeye "âşk", hevese "sevda", küfre "nefret" diyorlar
Lânet tedavisi olmaz hastalık
Şifan yok ki âlimsin terbiyen ki hiçten beter
Beklemek istasyonunda kaç yaşındayım şuan?
Hiç bir kişi değilim ne düşlerde ki ne görülen
Fikrin meyvasından bende tatmadım
Konuştuğum tatlı olsa oynaş beslerdim
Acı söze düşmanım dâhi selâmsız
Süzüyorum düşlerimi her gün gözümü açtığım güneşle
İnsanın vermediğini gökyüzü bana misliyle veriyor
Gördüğünde neydim, görmediğinde haberin var mıydı?
Bugünü astarına düşür yarına ayrı bir beden giyin
Dostuna tapınma, iyilik gördüğün ilâh değil
Sözünü una bulandır ses verdikçe kıymetini bil
Deli gömleğini beyaz dikerler kefen ola ki
Bana kaldığınca yeter mavi gökyüzü
Vakti gelince ibadet niyetim bu dünyada
Yoksa vakti kavuşmalı söze, edebiyata
Sözün bedeni çıplak giyindir garibi edebinle
Sen üşütüp etme göçüp gideceğin yerde
Tok karna iyi yol al giderken
Aç, bitap dönme kıymet bulmadığın yerden
Umudum sezaryanla doğdu güneş anası, günler babası
Şuan yolun sonu kadar yaşı
Doğduğu gibi anadan üryan, sözlere peyman
Ümidim sancılarla kan, revan
Yaşayabildiğin kadar yaşa şükret ucunda
Geldiysen tertemiz hoşgeldin...
Dünyalık varıp gelmiyor gönül bekçi
Sevdayı aba ile yakarlar kokar
Kalbimle sevdim imtihânım oldu
Sözümle varamadım alaz alaz
Gözüme hoş göründü yâr, yâren günler aracı olmadı
Kâinat yemin içti kavuşmalı günlere
Gönlüm kan mı pompalıyor sanki
Varsam bir niyetle bu dünyada san ki!
Zannet ki gayem ola yaşam
Islığımda çaldığım türküler bağlamam
Birkaç aya, bir zamana bağlanmam
Bu dünyaya ne niyetle geldiysen bulursun
İki beden arası kasra da hükümdarsa kader
Düşmanı salma gizliden haince
Sözünü deme deliye
Otur usul usul kendini dinle
Herkesin bir şifası vardır ki elbet
Aradın yoksa duanda saklı
İçim ürperiyor hani neredesin?
Duaların, dileklerin ıssız köşesinde
Ben sarhoşum dudağından dökülende
Hatrımı boş ver kalbim susmaz
Bugün, yarın gelip geçti ne kazandık?
Bir namaz başında dilediğim gibi...
Ölüyor dünya yaşamanın son celsesinde
Huyunu iyi kuşan, sözünü doğru tut
Kişilik sözle de geçer, rahat ol
Lâyık bir zamanda verir bu dünya
Hep sözü dilimin ucunda
Kalbe usulca denk düşer
Diyorum ki dostum hayatın kaçıncı cüzündeyim
Noktasından virgülene kaç günahım var?
Yarına ne fayda bugünün acısı paha
Sersemledim, duruldum, sakinleştim
Düşünüyorum ki dostum daha kaç zaman yürüyeceğim zamanı?
Yoruldum, dinlendim, bittim...
Aykut Barış Çelik