Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

432 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bugünü Yaşama Arzusu üzerine Irwın YALOM Anadolu’nun tarihine baktığımızda, kendini arayan yada kendini tanımak isteyen isteyen dervişlerin, Anadolu’yu gezdikleri ve dönem dönem belli tekkelerde postunu sererek günlerce hatta aylarca kaldıkları görülür. Belkide bu kitabı okuduktan sonra kafamıza takılan bir soru gelebilir. Tekkelerin tarihini, işlevlerini öğrenmek… Anadolu’daki tekkelerden kimler yetişmemişki… Yunus Emre’ler, Pir Sultan’lar, Mevlana’lar, Hacı Bektaş Veli’ler… Bu kitapla ne bağlantısı var diyeceksiniz ama. Kitabın özünden çıkardığım sonuç; Kendin olmak, egolarını bastırmak, kendinle barışık yaşamak.hayatın anlamını bulmaya çalışmak. Belki maddeler daha fazla uzatılabilir. Kendin olmak ile ilgili Niteczhe’nin Neysen o ol demesi ile, Shopenauer’in kendin ol demesinin, 13.Yüzyılda yaşamış Mevlana’nın Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol demesi arasında bir fark yoktur. Yada Hacı Bektaş Veli’nin Her ne ararsan kendinde ara Kabe’de Mekke’de Hac’da değildir demesinin kendin olmana ışık tutması değimlidir. Budist öğretisindeki egona hakim ol demekle, 13. yüzyılda yaşamış Hacı Bektaşi Veli’nin eline,beline,diline hakim ol demesinde de bir fark yoktur. Kitap, günümüz modern yaşamında mekanikleşmiş insan yaşamlarında, (duygulara çok bir açılım getirmeden) açmazlarına geçmişte yaşamış İlkçağ filozoflarından, geçmiş yüzyıla kadar felsefeye emek vermiş düşünürlerinin fikirleri ile ışık tutulmaya çalışılması olarak değerlendirilebilir. Yaşamış olduğumuz coğrafyadaki kendi düşünürlerimizin dünyaca tanınmamış olmasınıda (yada en azından yazarın tanımamış olmasını üzülerek belirtebilirim) Yunus Emre’nin Taptuk Emre’nin dergahına bırakın eğri düşünceyi eğri odunun bile girmemesine özen göstermesini tüm dünyanın bilmesini isterdim. Modern yaşamın getirdiği mekanik yaşamdaki insanların, ruhsal yalnızlıkların içerisinde kendi iç hesaplaşmalarını çözemeyip terapilerle kendilerini aşmaya çalıştıkları, kendilerini yeniden keşfe çıktıkları, vardıkları sonuçta özgür birer insan olabilmek için insani değerleri taşımak zorunda olduklarını görüyoruz. Paylaşmayı, Sabrı, yetersizde olsa duygu bütünlüğünün olması gerektiğini görüyoruz. Kısaca insanların insani erdemlerini kaybetmemeleri gerektiğini görüyoruz. Kitapta adı geçen düşünürleri belki tarih bilgilerimizle çoğunu tanıyoruz, fikirleri hakkında çoğumuz az yada çok fikir sahibiyiz. Bazen tarih bilgilerimiz bu fikir adamlarını gözümüzde çok devasa bir yaratık, insan üstü bir cisim olarak algılayabiliriz. Fakat hepsinin ortak bir noktası hepside düşündüklerini, biriktirdiklerini, tüm dinsel yada toplumsal baskılara rağmen cesurca ifade edebilmelerinden kaynaklanmaktadır. Ve hepside cesurca düşüncelerini ifade ettiklerinden yaşadıkları toplumdan neredeyse kopuk yaşamışlardır. Yine ilgimi çeken bir anekdot. Kitaptaki terapi grubundaki insanlar, kendi vicdanlarını rahatlatmak için, Tanrı yada dine başvurmuyorlar. Terapi ortamı bir günah çıkarma merkezine dönüşüyor.
Bugünü Yaşama Arzusu
Bugünü Yaşama ArzusuIrvin D. Yalom · Kabalcı Yayınevi · 20053,308 okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.