"Köyden ayrılırken adeta dedemi de yanımızda götürdük. Dedemin saati ve çarıkları bendeydi, yaşadığımız eşsiz maceranın ganimeti olan yüzük babamın parmağındaydı. Yoldayken saati tekrar kurdum ve kulağıma yaklaştırdım. Duyuyordum: tik tak, tik tak, tik tak..."