Biletlerinizi hazırlayın! Sizinle beraber 1900'lü yıllara, o dönemin arnavut kaldırımlı sokaklarıyla Istanbul'a misafir olacağımız bir yolculuğa çıkıyoruz. Boyacıköy, Emirgan, Çınaraltı, renkli sandallar, muazzam bahçeli konaklar, miss gibi havası o kadar muazzam anlatılmış ki, o yıllarda İstanbul'u görmek isteği oluştu içimde.. Aspar ve Talay birbirleriyle kandan olmasada candan kardeş olmayı başarmış iki şahane dosttur.Talay'ın ailesini bir yangında kaybetmesiyle, Aspar ve ailesi onu seve seve aileye kabul etmişlerdir. Her yaz tatili olduğu gibi bu senede mezun olduktan sonra Aspar 'ın babası Afi beyin yanında sandal atölyesinde çalışırlar. Yedikleri, içtikleri ayrı gitmeyen bu ikilinin birde sahiplendikeri, içine ufakta olsa bir kütüphane kurdukları adını da Çam koydukları bir konak vardır. Birgün yine bu konakta vakit geçirip eve dönmek için yola çıktıklarında eşyalarıyla mahalleye taşınan bir aile görüp, onlara yardımcı olurlar. Aspar'ın tek sebebi yardimci olmak değildir tabiki. Görür görmez ailenin kızı Alesia aklını başından almıştır. Bu ilk karşılaşmadan sonra bu güzel üçlü hiç ayrılmaz. Geziler, şenlikler, bisiklet sürmeler.. Hep bir birlik içindedirler. Bu süreçte kafalarını karştıran bir olay olur. Aspar'ın babası Afi bey ile Alesia'nın babası Antaeus bey bir anda ortadan beraber kaybolmuşlardır. Talay ve Aspar hatta ara sıra Alesia babalarını sokak sokak ararlar. Ama bir türlü bir sonuç elde edemezler.. Bu hikayenin görünen kısmı. Peki ya görünmeyen kısım? Kitapla alakalı çok büyük elestirilerim gerçekten yok. Yazım dilinin geniş zamanda tutulması bazı noktalarda olaydan kopmama sebep oldu diyebilirim. Bunun dışında eski o sokaklarda bende onlarla gezmiş, Çınaraltı'nda onlarla oturup çay içimişim hissi muazzamdı.Birde sonda sağlam bir ters köşe vardıki sormayın. Son sayfaları ne ara bitrdim hatırlamıyorum.

Dil-KüşaMurat Terlemez · Luna Yayınlar · 2021152 okunma

·

422 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gamze Yılmaz