Kitaba yapılan incelemeler çok ilgimi çekince aldım. Yaklaşık 857 sayfa, bir aydır elimde, "psikolojim yetersiz kalır" diyerek uçurtma avcısını okuyamamış biriyim, bu yüzden zamana yayarak okumayı tercih ettim ve kitap boyunca zor dayanmış olsam da son 5 sayfada ağlamamaya çalışmaktan boğazım düğümlendi...
Evet, okuması ve inanılması çok zor ama insan içten içe biliyor ki yaşanması mümkün hatta kesin yaşanmıştır bu tür şeyler. Ve insanın kelimeleri tükeniyor gibi ama yazar bu konuda 800 küsür sayfalık bi kurgu yazabiliyor...
(Kitabın konusunu hiç okumadan yorumları okuyunca Jude'u kadın karakter sanmıştım, ama erkek karaktermiş, söz konusu cinsiyeti değil de yaşadıkları olduğu için bu beni okurken rahatsız etmedi. Fakat siz mutlaka önceden bilgi alın kitaba dair. Ben burada bazı şeyleri herhangi bir kitleye kırıcı olmamak adına açık açık yazamayacağım.)
Of... Nereden başlasam diye çok düşündüm... öncelikle yazarın kaleminden bahsedeceğim, çünkü uzun zamandır ilk kez bu kadar etkileyici bir anlatım gördüm.
Normalde zaman kipleri sürekli değişince okuması hoş olmuyor diye düşünürdüm. Ama yazar öyle bir samimi, akıcı dile ulaşmış ki bu rahatsız etmenin aksine gerçekçiliği artırmış.
Hangi karakteri anlatsam eksik kalır. Kitapta gereksiz gibi görünen detaylar var ama şahsi fikrimce gerçekçiliği artırıyor diye düşündüm. Her şey yazarın gözleri önünde gerçekleşirken o eline kalemi alıp yazmış gibi.
Her şey bir yana ben en çok dördü arasındaki dostluğu çok sevdim. Yani kişisel sınırlara saygı, bir o kadar da karşılık beklemeden duydukları sevgi, kusurları, anlayışları, destekleri... Affedilemez hatalar yapan da var ama sevgi bitmiyor, bitmediği için muhabbet de bitmiyor.
Kitabı bitirince ben 850 sayfa ne okudum diye düşünürken parça parça anlar aklıma geldi ve insanın gözleri bir yere dalar da sadece o birkaç saniyelik anları saatlerce düşünebilecek gibi olur ya... Öyleydi işte.
Okuduğum için memnun oldum, ilgisini çeken varsa öneririm ️
∎ Değersiz bir hayat