Amerika'da doğan, orada İslam'la tanışan Muhyiddin Şekur tasavvufa giriş öyküsünü anlatıyor. Tasavvufla karşılamasından başlatıp şeyhinin rehberliğinde eriştiği dervişliğe ve ötesine kadar götürüyor. Şeyhinden aldığı "ders"lerle yolda rastladığı yaralı kuş, şehirde kopması beklenen fırtına, arabasının bozuluşu, Lavabonun tıkanması, iğne araması, kılıç gibi yaşadığı derslerin kendine birer hikmet olduğuna ve pişmesinde yardımcı olduğuna inanmaktadır. Bazı yaşadığı olayları abartılı olarak görürken bazıları birer ders niteliğinde olduğu kadar şeyhi çok ön plana çıkartması da abartı olarak gördüm...Çok severek okudum diyemem....