Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
8/10 puan verdi
Bir kitaba başlamadan önce kitabın yazarı hakkında bir araştırma yaptıktan sonra kitabı hangi koşullar ve amaçlarla yazdığını da öğrenmeye çalışırım. Abdulfettah Ebu Gudde, gördüğü ilim ve yazdığı eserler münasebetiyle değerli bir yazardır. Arap dili, hadis ve fıkıh alanında kendini geliştirmiştir. Eserlerini büyük bir titizlik ve derinlikle yazdığı için İslam alimleri tarafından çok değerli olduğu söylenir. Ayrıca klasik kaynaklarda gizli kalmış bilgileri gün yüzüne çıkarmıştır. Kitabın içeriğine gelecek olursam kitap iki bölümden oluşmakta, birinci bölümde bir muallim olarak Hz. Muhammed (sav)’i görmekteyiz. Hz. Muhammed (sav) en büyük öğretmendir çünkü zor olanı başarmıştır. İnsanın en kötü durumdan eğitimle yoğurarak çıkarmış. O, sahabelerini sıfırdan eğiterek en iyi insan yapma başarısını elde etmiş. Dünya üzerinde Hz. Muhammed (sav) kadar öğrenci yetiştiren bir eğitimci de yoktur. O, yumuşak huyluluğuyla, şefkati ve merhametiyle şimdiki eğitimcilere büyük örnek teşkil etmektedir. Hata yapan sahabelerini yumuşak bir dille uyarıp onlara sabırla doğruyu öğretmiş. Ayrıca öğrenimde gevşeklik ve tembelliği kesinlikle tavsiye etmeyerek daima ilimde disiplini tavsiye etmiş. Bir başka tavsiyesi de komşunun ilimde birbirleri üzerindeki haklarından bahsederek birbirlerine fayda sağlamayan komşulukları tasvip etmediğini de sert bir dille belirtmiş. Bir diğer muzdarip olduğumuz konu ise, ilmin bütün Müslümanlara farz kılındığı halde sadece erkekler için önemliymiş gibi davranılması. Maalesef hala çağımızda kız çocuklarını okutmayan aileler var, eminim Efendimiz (sav) yaşıyor olsaydı şiddetle karşı çıkardı. Efendimiz(sav) ayrıca ter türlü bilginin zararlarına da değinmiş, faydalı ilmi tavsiye etmiş. Şu hadisinden de anlayacağımız üzere “ Allah’ım! Faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.” Efendimiz(sav) fayda vermeyen ilimden her zaman uzak durmuş ve yukarda belirttiğim gibi bizimde uzak durmamızı tavsiye etmiş. Bir diğer değineceğim nokta, Efendimiz (sav)’in tüm hayatı boyunca davranışlarıyla, yaşayışları ile ve konuştukları ile de örnek teşkil edip, sadece ders esnasında muallimlik yapmayarak, hayatın her anında muallim olmasıdır. Şimdilerin öğretmen profiline bakıyorum da maalesef derste öğrenciye yapmamasını tavsiye ettiği şeyi kendisi teneffüs arasında ve ya okul dışında yaparak, anlattığının boşa gitmesine sebebiyet vermekteler. Mesela sigara içmemeyi tavsiye ederken kendisinin sigara içmesi ya da namazı tavsiye ederken kendisinin kılmamasını örnek verebiliriz. Efendimiz (sav)’in hoşuma giden bir diğer huyu, asla karşısındaki hakkı söylesin ya da söylemesin sözünü bitirmeden konuşmaya başlamaması oldu. Yani karşısındakinin sözünü kesmez Ve yumuşak bir ifadeyle ona doğruyu anlatıp onu ikna etmeye çalışırdı. Yine çağımızın muallimlerinden örnek verecek olursam Efendimiz(sav) gibi sabırlı olmayıp, öğrencilerin söylemleri, onların fikirlerine uymadığı takdirde sözünü kesip, onu susturabiliyor ve ya ona sert bir dille karşı çıkabiliyorlar. Devamında ise Efendimiz (sav)’in ahlak, yaratılış, davranış ve kelamının güzelliğinden bahsedip birinci kısmı bitirmiş. İkinci bölümde peygamber (sav)’in öğretim metotlarını görmekteyiz. Efendimiz (sav)’in tek bir düzeye millete öğretmenlik yapmadığını her yaştan, milletten, cinsiyetten insanlara öğretmenlik yaptığını görmekteyiz. Durum böyle olunca işlerde zorlaşmakta ama Efendimiz (sav) altından büyük bir başarıyla kalkmakta ve yıllardır bize de örnek olmaktadır. Efendimiz (sav)’in tek düze bir öğretim metodu yoktu, her yaş grubundan, milletten ve cinsiyetten hatta anlama seviyelerinde bile farklılık gösteren öğrencileri olduğu için haliyle onlara uygun metotlarla öğrenim yapması gerekmekteydi. Öyle de yaptı, yeri geldi parça parça öğretti ki hayatlarına uygulayabilsinler. Bazen korkutarak bazen öğüt vererek anlattı ki karşısındaki onu kale alsın. Bazen dinleyicilerinin dikkatini toplamak ve ya bilgilerini ölçmek için soru sorarak anlatım yöntemine başvurdu. Bazen de ayıp olarak karşılanan konularda karşısındakini utandırmamak adına yumuşak bir dile başvurmaktaydı. Çoğu zaman muhatabına uygulamalı öğretme yoluna da gitmekteydi, mesela abdesti soran muhatabına uygulamalı abdest alarak öğretmeyi örnek verebiliriz. Efendimiz (sav)’in bir diğer ve en önemli özelliği muhatabına ne öğrettiyse onu kendi hayatında da uygulamakta yani yürüyen ahlaki örnekti bu yüzden muhatapları onu dinler ve dediklerini çok önemserlerdi. Yani anlaşılacağı üzere efendimiz (sav) eğitimde tek bir yolu benimsemeyip, muhatabına göre birçok yolu benimsemiştir. Benim bu kitabı okurken en çok etkilendiğim, Efendimiz (sav) öğretim yöntemleri teknikleri ile İslam’ın hak dini olduğunu kanıtlaması oldu. Şu an 21. Yüzyıldayız ve Efendimiz (sav)’in bu tekniklerini hala tam olarak uygulayamayıp, hayatımızın içine farklı dersler adı altında sokma çabası içerisindeyiz, halbuki bu teknikleri Efendimiz (sav) kaç yüzyıl önce tek başına çok iyi bir şekilde hayata geçirip faydasını da görmüş. Her eğitimci ve eğitim yolunda talebelerin bu kitabı okuyup feyiz alması gerekiyor. Efendimiz (sav) döneminden bu yana kendimizi geliştirip ilmimiz üzerine katmak yerine gittikçe gerilemişiz. Yapmamız gereken efendimiz (sav)’i örnek alıp özümüze dönmek ve onun yöntemlerine sımsıkı sarılmak. Özetle, Kitap Efendimiz (sav)’in muallim oluşu ve öğretim metotları olmak üzere iki bçlümden oluşmaktadır. Okurken fark ediliyor ki Efendimiz (sav) eğitimde tek bir yolu benimsememiş, muhatabına göre bir çok farklı yöntem kullanmıştır. Allah, O’nu ancak bir muallim olarak göndermiştir. O, dünya da O’ndan daha büyüğü bulunmayan büyük bir eğitimci, öğretici, hidayete götüren ümmi bir insan ve beşeriyetin önünü aydınlatan bir tebliğci, bir elçidir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan çeşitli milletler, O’nun öğretisini ve terbiyesini din olarak uyguluyor, pek çok halk ve topluluklar O’nu yüceltiyorlar. O’nun inanları yüz milyonlarla ifade ediliyor. Bu insanlar O’nun sözüne boyun eğiyor, getirdiği hidayetle yollarını buluyor ve O’na uyup tabi olarak Allah’ın rızasını kazanmaya çalışıyorlar. Merak ve öğrenme duygusu insanlık tarihi kadar eski bir kavramdır. Her insan doğar doğmaz bilmeye, öğrenmeye başlar ve çok azı öğrendiklerini öğretme isteği kazanır. Elimizdeki eser, bilginin her şeyi kuşattığı bu çağda değişen ve gelişen eğitim metotlarına öncülük edecek ipuçları sunmaktadır. Ayrıca kusursuz hayatıyla tüm insanlığa örnek olan peygamber Efendimiz (sav) ‘in öğretimde kullandığı farklı ve etkili yöntemleri sade bir üslupla anlatmaktadır. Otuz yılı aşkın bir çalışmanın ürünü olan bu muazzam eser cehaletin düşmanı olan her yaştan okuyucunun başucu kitabı olmayı hak etmektedir. Bu kitap bir eğitimci olarak Efendimiz (sav)’in hayatının en önemli yönlerinden biriyle alakalı olması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Efendimiz (sav)’ı her koşulda örnek almak ise bizim için tüm yönleriyle hayırdır.
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Eğitim Anlayışı
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Eğitim AnlayışıRamazan Kağnıcı · Eksen Yayınları · 20145 okunma
·
192 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.