Hayali dillerin tarihi içinde böylece bir dışlanma görülür: Mantıksal düşünceden uzak olsa bile kadınların düşünce ve kuramsal alandan dışlanması onları kültürün doğa örtüsü altında kendilerine dayattığı alana, coşkunun, sezginin ve uygulamanın -praksise karşı düşünce- alanına hapseder.
Bu alan, çok doğal olarak erkten, özellikle de dilin erkinden dışlanmış herkesin; resmi din adamları heyetinin karşısında eksik etekler, ruh çağırıcılar ve medyumlar, ilk Kilisenin masumluk durumuna dönüş hevesinin çocukluğa -insanın çocukluğu, insanlığın çocukluğu: diller konuşmak küçük bir çocuk olmaktır- dönüş biçimi aldığı aşırı Hıristiyan tarikatlarının buluştuğu gettodur.