Hayal gücünün sınırları ulaşılmaz bir yazar olan Kafka, Bir Savaşın Tasviri kitabı ile hayal gücünde ürettiklerini yapıtlarına işlerken de oldukça sıradan, olağan şeylermiş havasında sunarak okuyucularını şaşkınlığa da uğratan bir eser kaleme almış. Kendisine özgü üslubuyla ele aldığı ilk hikayesi olan Bir Savaşın Tasviri adlı eserinde de birbirinden kopuk görünen birkaç farklı hikaye bulunuyor. Bir şiirle başlayan kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm ve son bölümde Tanış ile olan olaylar üzerinden düşüncelerini aktarırken ikinci bölümde kısa hikayeciklerden oluşan ve çok farklı konuları işleyen yazılar bulunuyor. Bir Savaşın Tasviri kitabının genelinde Kafka’nın diğer eserlerinde de görüldüğü üzere yabancılık, yalnızlık duyguları işleniyor. İlk bölümde de bu yalnızlık duygusu Tanış ile aralarında geçen konuşmaların konusu oluyor. Bir kıza aşık bulunan Tanış ile dertleşiyor. Hayalî gezintilere çıkıyor. Tüm bunlar arasında yaşadığı şehrin ayrıntılı tasvirlerine yer veriyor. Yasalar Sorunu adlı bir başlıkta ise yasalarla ilgili düşüncelerine yer veriyor. “Yasalarımız bilinmez herkesçe, bizi yöneten o küçük soylular grubunun elinde bir sırdır.” Yasalar soylular için konmuş olan ama soyluların yasa dışında tutulduğu bir sistemdir. Bu yüzden bu sistem içinde soyluların yer almadığı bir yasadan söz etmek imkânsızdır. Üstelik kimse buna cesaret de edemeyeceği gibi çoğunluk tarafından da bu durum kabullenilmiştir. Kent Arması isimli bir diğer başlıkta da Babil Kulesi’nin yapımından ve onun göğe ulaşmak amacından söz ederken de ince bir eleştiri getiriyor. Hikmetli sözlerin neden mecazlardan kurulu olduğunu anlatırken de mecazlı bir dil kullanıyor. Bir diğer hikayede, babadan miras kalma ilginç bir yaratıktan söz ediliyor. Akbabayla ilgili bir hikayede de ayakları akbaba tarafından didiklenen bir adamı fark eden diğer bir adam merak içinde buna niçin izin verdiğini sorunca, akbaba tarafından didiklenen adam akbabadan kaçamayacağını hiç değilse ayaklarından başlayarak bir nebze acısını geciktirdiğini söyler. Adam da ona silah getirip akbabayı vurmayı teklif eder. İkilinin arasında geçen konuşmayı anlayan akbaba da oradan uzaklaşır. Herkesin geceye gömüldüğü anlarda uyanık kalan, uyumayıp nöbet tutan birileri olmalıdır. Herkes yorganına gömüldüğünde uyanık kalan kimse de düşüncelere gömülür. İlkin dünyayı çok büyük bulan ama sonrasında dünyayı çevreleyen duvarlar olduğunu ve dünyanın giderek daraldığından şikayet eden bir fare ile kedi masalında da fare kedi tarafından yenir. Ve ölmeden önce kedi fareye bir de nasihat verir: öyleyse sen de yönünü değiştir. Ölümle ilgili bir bahiste de ölüp gitmenin insanın iç dünyasında gerçekleşen bir olay olduğunu ve bunun ne sevindirici ne de acı veren bir durum olduğunu söyler. Ölüp gitmek, herhangi bir olay, herhangi bir doğa olayı gibidir. Son bölümde de Mezar Bekçisi adlı bir oyun yer alıyor. Burada beklenmesi gereksiz bir mezarlığın bekçisi ve Prens arasında geçen, biraz mizahi bir konuşma yer alıyor.

Bir Savaşın TasviriFranz Kafka · Erz Yayınları · 02,018 okunma

·

105 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Mary the Bloody