Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Felsefe temelli sosyolojik ve inceleme tarzında ele alınmış kafa açıcı bir kitaptı. Eagleton başta insanların “anlam”a atfettikleri anlama, bundan neyi çıkardıklarına ve bunun dilsel bağlamında ele alındığı zaman ne gibi farklı anlamlara geleceği sorgulamalarına gitmiş. Bunun yanında hayatın, hayatın anlamının tarih boyunca çeşitli düşünürler tarafından (Schopenhauer, Wittgenstein, Nietzsche, Marx, Weber vs.) nasıl ele alınıp işlendiği ve bunlara hangi noktalarda eleştiriler getirilebileceği noktasından çeşitli bakış açıları sunmuş. Kitabı genel hatlarıyla ele alış biçimini sevdim çünkü bir şeyi açıklamadan önce hangi kavram temel alınarak açıklama yapılacaksa önce yazar tarafından kavramın neyi ifade ettiği, daha önceden nasıl bir ifade biçimine tabii tutulduğu gibi belirli kabulleri bizlerin de bilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu tarz inceleme eserlerinin tam olarak keyfine varılamayacaktır. Kitabın başında olan kavramsal muhakeme ve ardından gelen sadece felsefe alanından olmayan çeşitli sanatçıların hayata, anlama ya da anlamsızlığa dair düşünceleri sunulmuş. Son olarak yazar karşılıklı bir sevgi durumu ile adeta bir Hıristiyan öğretisi ile son noktayı koyarak kitabını bitirmiş. Sonunun böyle bitmesi biraz saçma geldi fakat genel olarak yazarın beni sorgulamalara yöneltmesi ve kendi hayatımda da arayışı içerisinde bulunmuş olduğum “hayatın anlam”ı konusunda çok fazla farklı perspektif sunmuş olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca yazar, hayatın anlamı konusunu daha çok modernitenin içerisinde kaybolmuş ya da daha doğrusu bulamamış olduğumuz bireyselliklerimiz üzerinden de açıklanmıştır. Sonunda da yoğun olarak tehlike içinde yaşamış olduğumuz bir dünyada ortak anlamlar bulmadaki başarısızlığımızın canlandırıcı olduğu kadar korkutucu olduğu çıkarımına varacaktır. İnsan gerçekten hiçbir zaman durağan bir şekilde yaşamını idame ettirebilen bir varlık değil. Bunu kitap okudukça ve özellikle Eagleton’un kitabını okuduktan sonra daha iyi anladım. Çünkü lisedeki zamanlarımı ve o zamanki hayata bakış açımı, hayatı anlamlandırma şeklimi gözden geçirdim ardından Camus ile tanıştıktan sonra hayatın anlamsızlığı üzerinden bir anlamlandırma çabası güttüm ve şimdi ise hayatın neden bir anlamı olsun ya da hayatın anlamı olmak zorunda mı düşüncesi ile kafamı meşgul ederken buluyorum kendimi. Hayatın gerçekten bir anlamı olmalı mı ya da insan amaç edinerek hayatın anlamını buna bağlamalı mı ya da gerçekten hayatın bir anlamı yoksa ve belki bu yüzden evrensel bir hayatın anlamı olduğu anlayışımız yok ise? Ya da hayatın anlamına ulaştıktan sonra bunun bir anlamı olmayacaksa yani bizler bu kadar “hayatın anlamı” üzerine entelektüel konuşmalar yaparken belki hayatın anlamı sadece bir kedinin size olan şaşkın bakışında ya da aldığınız bir nefesteyse… bilemiyorum.
Hayatın Anlamı
Hayatın AnlamıTerry Eagleton · Ayrıntı Yayınları · 2015432 okunma
·
699 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.