“Size gereken, kendinizi gerçekleştirmek ve o da eğitimdir.“ diyerek çıktı yoluna Martin. Kendini eğitmek için okudu, okudukça ufku açıldı. Kendini keşfetti. Ve keşfin sonunda yazar olmayı düşledi.
“Söylemek istediğim o kadar çok şey var ki. Gerçekten onları söylemenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki, tüm dünya, tüm yaşam içimde yer etmiş ve haykırarak benim onların sözcüsü olmamı istiyor. Ah, anlatamıyorum.” düşünceleri ile söyleyeceklerinin ne kadar çok, ne kadar elzem olduğunun bilincine erdi.
“Martin, büyük kafalar, derin ve doğru düşünen düşüncelerin olduğunu biliyordu. Bunun kanıtları kitaplarda vardı.” İşte bu sebepten kitaplara sığındı. Doğru düşüncelere sahip olmak, kendi dünyasını kurmak, toplumsal tanımlamalardan kaçınmak için okudu kitaplarını. O, Üniversite eğitimi ile üstünlüğün aynı şeyler olduğuna aldanmamıştı. En büyük üstünlüğün fikirlerde olduğunu savundu ve bunu tüm dünyaya söylemek için yazdı.
“Benim söylediklerim senin için çok fazla fantazi. Yine de onlar benim için yaşamsal gerçek.” dedi kendisini eleştirenlere.. Destekçisi olmasa bile yazmaktan hiç vazgeçmedi. Günün birinde, yazdıklarının değerinin anlaşılacağını hissedebiliyordu çünkü.
Martin aşkını da “Aşk öylesine kaba bir şey midir ki ün ve toplumun ilgisiyle beslenmesi gereksin?” sorgulamaları ile yönlendirdi.
Dünyanın saçma düzenine, insanların burjuvazi saplantılarına “Yaşam beni öylesine doldurdu ki herhangi bir şey için hiç istek duymuyorum. Yalnız giden, en hızlı gider.” Diyerek hayata olan tepkisini derin uykusunda göstermek istedi. Ve ölüme de yalnız gitti...
Çok kıymetli ve özel bir hayatı olan Martin Eden'i kitaptan çeşitli alıntılar ile özetlemek istedim. Özetim kitabın yüzde biri bile değildir. Mutlaka okunması gereken ve üzerinde derin düşüncelere sahip olunacak bir eser... 
Martin Eden 
Jack London
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.