Bu kitap güzeldir dediniz mi, bu, onu güzel bulmayanları "suçlu sayıyorum, ya da içinde buiunduğum toplumun bu kitabı güzel bulmasını istiyorum," demektir. İşte, kırıcı olan bu istektir. Bir istek, ne türlü olursa olsun, karşımızdakinin özgürlüğünü önceden kabul etmektir her zaman. Bir insandan ancak eiinde olan bir şey istenebilir. Bir insan özgür değilse, ondan bir güzellik yargısı isteyemem: Çünkü, o adam, bu yargıda beğenilerinin kölesi olacaktır. Ben kendim de bu kitap güzeldir sözüyle karşımdakinin onu güzel bulmasını isterken, demin dediğim gibi, kendimi düzenli bir yaratış karşısında, benim özgürlüğüme başvurulmuş durumda görürüm (...)
Demek ki, estetik yargı, üç şeyi kabul etmek oluyor: biri karşımdaki özgürlük, yaratıcının özgürlüğü. Öteki karşımdaki nesne ile benim ilişki kurman, kendi özgürlüğüm. Üçüncüsü de, aynı koşullarda, başkalarının da aynı özgürlüğe sahip olması gerekliliği. Bundan ötürü, estetik ortamda düşünülen bir kitap, bir özgürlüğün bir başka özgürlüğe seslenişi; estetik beğeni de, nesne karşısında özgürlüğün uyanması, bilince varmasıdır.