...Yeri belli olan ağrılardan, sızılardan şikâyet etmeye sebep yok. Mesela insan ağrıyan bir dişini söküp atıyor... Fakat benimki gibi insanlığın en derin, en karanlık yerlerinden gelen kaynağı belirsiz ağrılar için ne yapmalı?
Yine yalnızlıktan bahseden bir kitap bana şu nasihati verdi: "Uzun müddet hareket ve faaliyetten kalan uzuvlar gibi kalbi de, bazı nev'i hisleri de uzun bir atalet neticesinde uyuşturmak, söndürüp körleştirmek mümkündür. Görme kabiliyetini kaybetmiş bir göz, kurumuş bir parmak, söndürülmüş bir hasta ciğer nasıl yaşayan ve duyan uzuvların konseri içinde bir meyt gibi atıl ve hissiz yaşarsa söndürülmüş bir arzu da öylece kalbin bir köşesinde kuruyup kalır."
Ben bu nasihatı tutmaya çalıştım. Bütün gençliğimi ve irademi içimdeki sevmek kudret ve ihtiyacını körletmeye vakfettim.