Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Haset, kıskançlık ve açgözlülük
Haset, kıskançlık ve açgözlülük arasındaki farkları görmek gerekir. Haset, arzulanan bir şeyin başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı kızgın bir duygudur; hasetli itki, o istenen şeyi sahibinden çekip almaya ya da bozmaya, kirletmeye yönelir. şu da var: haset, öznenin sadece bir kişiyle olan ilişkisiyle ilgilidir ve kökeni de anneyle o herkesi dışlayan en eski ilişkide yatıyordur. Kıskançlık da hasete dayanır, ama öznenin en az iki kişiyle ilişki içinde olmasını gerektirir: özne, kendi hakkı olan sevginin rakibi tarafından elinden alındığına ya da alınma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğuna inanıyordur. kıskançlığın günlük kullanımında, sevilen kişiyle özne arasına bir üçüncü kişi girmiştir. Açgözlülükse özneyi sürekli uyaran ama doyurulması imkânsız bir istektir, hem öznenin ihtiyacından hem de nesnenin verebileceğinden fazlasına yönelen bir istek. açgözlülük, bilinçdışı düzlemde, memeyi boşaltmaya, kurutuncaya kadar emip tüketmeye ve tümüyle yutmaya yönelir esas olarak; başka bir deyişle, amacı yıkıcı içe yansıtmadır. Oysa haset sadece böyle bir gaspla sınırlı kalmaz; aynı zamanda, anneye ve öncelikle memesine kötülük koymak, kötü dışkıları ve benliğin kötü parçalarını anneye ve memesine yerleştirmek ister. bunun anlamı, annenin yaratıcılığının bozulması, tahrip edilmesidir. Üretral-sadistik ve anal-sadistik itkilerden kaynaklanan bu süreci, başka bir yerde, yaşamın başından beri sürüp giden yansıtmalı özdeşleşmenin yıkıcı bir yönü olarak tanımlamıştım. açgözlülükle haset arasında temel bir farklılık -çok kesin bir sınır çizgisi çekilemeyeceğini bilsek de- açgözlülüğün esas olarak içe yansıtmayla, hasetinse yansıtmayla bağlantılı olmasıdır.
··
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.