Eşkıyalar ve DevletSon zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. Yazar ortaya koyduğu tezi öyle bir işlemiş ki, bu güne kadar çoğu tarihçinin bakmadığı tarzda bakmış olaylara.
Kitabın adından yola çıkarak sadece Osmanlı Devleti'ndeki isyanların ele alındığı düşüncesine kapılmayın. Yazar 17.yüzyılda Anadolu'daki eşkıya (celali) isyanlarını irdeliyor. Fakat bundan öncesinde, isyanlardan ziyade toplumun yapısına, timar sistemi ve devlet ile ilişkisine derin bir giriş yapıyor.
Osmanlı Devleti kurmuş olduğu sistem ile büyük çaplı halk isyanlarının önüne geçmişti. Osmanlı tarihinde köylü isyanlarının görülmemesi kurmuş olduğu sistem sayesinde idi. Devlet yakın köyleri aynı kişiye timar olarak vermiyor, köylüler ile kadı arasındaki şikayet ilişkisini kurarak, köylü ile timar sahibinin birleşmesini engelliyor; timar sahibi ile kadıların görev sürelerini en fazla 3 yıl ile sınırlı tutarak bölgelerinde köklü ilişkiler kurmalarının önüne geçiyordu. Yazar bunları destekler tarzda tezler öne sürüyor.
Eşkıya isyanlarına gelince; eşkıyalar biri hariç hiçbir zaman devletten ayrı bir özerklik kurmak için değil gene devlet ile anlaşmak için isyan ediyordu. Devlet ise eğer bir savaşın içindeise bu eşkıyaları orduya paralı asker olarak alıp desteklerinden faydalanıyor, savaş yoksa uc bölgelerdeki yerlerde görevlendirerek onlardan tampon bölge kurma yoluna gidiyordu. Ya da yeri geldiğinde bu eşkıyaları ortadan kaldırma yoluna gidiyordu. Eşkıyalar İstanbul'a, padişaha arzlar yazarak görev talebinde bulunuyordu.
Yazar, gerek dönemin tarihçilerinin gerekse sonraki tarihçilerin Osmanlı Devleti ile eşkıyların pazarlık masasına oturmasını güçsüzlük olarak gördüklerini aslında ise bu durumun Osmanlı Devleti'nin gücünün bir göstergesi olduğunu söylüyor. Devlet bir sistem kurmuş, bu sistem içinde kendi güçsüz görünürken aslında devlet amacına ulaşıyor ve bir şekilde merkezi birliģini ayakta tutmaya çalışıyordu.