Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

420 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Aşk
" Birinci Kural : Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar . Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak , utanılacak bir varlık geliyorsa aklına , demek ki sen de korku ve utanç için desin çoğunlukla . Yok eğer , Tanrı dendi mi evvela aşk , merhamet ve şefkat anlıyorsan , sende de bu vasıflar dan bolca mevcut demektir. İkinci Kural : Hak Yolu'nda ilerlemek yürek işidir , akıl işi değil . Kılavuzun daima yüreğin olsun , omzun üstündeki kafan değil . Nefsini bilenlerden ol , silenler den değil ! Üçüncü Kural : Kuran dört seviyede oku nabilir . İlk seviye zahiri mânâdır . Sonraki bâtınî mânâ . Üçüncü bâtınînin bâtınîsidir . Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye . " Dördüncü Kural : Kâinattaki her zerrede Allah'ın sifatlarını bulabilirsin , çünkü O camide , mescitte , kilisede , havrada değil , her an her yerdedir . Allah'ı görüp yaşayan olmadığı gibi , O'nu görüp ölen de yoktur . Kim O'nu bulursa , sonsuza dek O'nda kalır . " Beşinci Kural : Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır . Akıl temkinlidir . Korka korka atar adımlarını . " Aman sakın kendini " diye tembihler . Hâlbuki aşk öyle mi ? Onun tek dediği : " Bırak kendini , ko gitsin ! " Akıl kolay kolay yıkılmaz . Aşk ise kendini yıpratır , harap düşer . Hâlbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur . Ne varsa harap bir kalpte var ! Altıncı Kural : Şu dünyadaki çatışma , önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır . Sen sen ol , kelimelere fazla takılma . Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir . Âşık dilsiz olur . Yedinci Kural : Şu hayatta tek başına inzivada kalarak , sadece kendi sesinin yankısını duyarak , Hakikat'i keşfedemezsin . Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin . Sekizinci Kural : Başına ne gelirse gelsin , karamsarlığa kapılma . Bütün kapılar kapansa bile , sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar . Sen anda şu göremesen de , dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var . Şükret ! İstediğini elde edince şükretmek kolay dır . Sufi , dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir . Dokuzuncu Kural : Sabretmek öylece durup beklemek değil , ileri görüşlü olmak demektir . Sabır nedir ? Dikene bakıp gülü , geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir . Allah âşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer , hazmeder . Ve bilirler ki , gökteki ayın hilal den dolunaya varması için zaman gerekir . Onuncu Kural : Ne yöne gidersen git , -Doğu , Batı , Kuzey ya da Güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün ! Kendi içine yolculuk eden kişi , sonunda arzı dolaşır . On Birinci Kural : Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz , ana rahminden bebeğe yol açılmaz . Senden yepyeni ve taptaze bir " sen " zuhur edebilmesi için zorluklara , sancılara hazır olman gerekir . On İkinci Kural : Aşk bir seferdir . Bu sefere çıkan her yolcu , istese de istemese de tepeden tırnağa değişir . Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur . On Üçüncü Kural : Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var . Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir . Tutup da ona hayran olmaya değil . " On Dördüncü Kural : Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine , teslim ol . Bırak hayat sana rağmen değil , seninle beraber aksın . " Düzenim bozulur , hayatımın altı üstüne gelir " diye endişe etme . Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını ? " On Beşinci Kural : ' Allah , içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldur . Tek tek herbirimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz . Yaşadığımız her hadise , atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır . Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser , kusursuzluğu hedefler . " On Altıncı Kural : Kusursuzdur ya Allah , O'nu sevmek kolaydır . Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir . Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir . Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini , Yaradan'dan ötürü yaratılanı sevmeden , ne lâyıkıyla bilebilir , ne lâyıkıyla sevebilirsin . " On Yedinci Kural : Esas kirlilik , dışta değil içte , kis vede değil kalpte olur . Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün , yıkandı mı temizlenir , suyla arınır . Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir . " " On Sekizinci Kural : Tüm kâinat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir . Şeytan , dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahlûk değil , bizzat içimizde bir sestir . Şeytanı kendinde ara ; dışında , başkalarında değil . Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir . Başkalarıyla değil , sadece kendiyle uğraşan insan , sonunda mükâfat olarak Yaradan'ı tanır . " On Dokuzuncu Kural : Başkalarından saygı , ilgi ya da sevgi bekliyorsan , önce sırasıyla kendine borçlusun bunları . Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir . Sen kendini sevdiğin hâlde dünya sana diken yolladı mı , sevin . Yakında gül yollayacak demektir . " Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir . Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün . Gerisi zaten kendiliğinden gelir . " " Yirmi Birinci Kural : Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık . Şayet Allah herkesin tipatıp aynı olmasını isteseydi , hiç şüphesiz öyle yapardı . Farklılıklara saygı göstermemek , kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak , Hak'ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir . " Yirmi İkinci Kural : Hakiki Allah Âşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgâh olur . Ama bekri aynı namazgâha girdi mi orası ona meyhane olur . Şu hayatta ne yaparsak yapalım , niyetimizdir farkı yaratan , suret ile yaftalar değil . " Yirmi Üçüncü Kural : Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengârenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret . Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar , perişan olur onun için . Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar . Ya aşırı kıymet verir , ya kıymet bilmeyiz . Aşırılıklardan uzak dur . Sufi ne ifrattadır ne tefritte . Sufi daima orta yerde ... Yirmi Dördüncü Kural : Madem ki insan eşref - i mahlûkattır , yani varlıkların en şereflisi , attığı her adımda Allah'ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak , buna yakışır soylulukta hareket etmelidir . İnsan yoksul düşse , iftiraya uğrasa , hapse girse , hatta esir olsa bile , gene de başı dik , gözü pek , gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir . Yirmi Beşinci Kural : Cenneti ve cehennemi illâ ki gelecekte arama . İkisi de şu an burada mevcut . Ne zaman birini çıkarsız , hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak , cennetteyiz aslında . Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak ; nefrete , hasede ve kine bulaşsak , tepe taklak cehenneme düşüveririz . Yirmi Altıncı Kural : Kâinat yekvücut , tek varlıktır . Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır . Sakın kimsenin ahını alma ; bir başkasının , hele hele senden zayıf olanın canını yakma . Unutma ki dünyanın öte ucun da tek bir insanın kederi , tüm insanlığı mutsuz edebilir . Ve bir kişinin saadeti , herkesin yüzünü güldürebilir. Yirmi Yedinci Kural : Şu dünya bir dağ gibidir , nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir . Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa , hayırlı laf yankılanır . Şer çıkarsa , sana gerisin geri şer yankılanır . Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur , sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et . Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak . Senin gönlün değişirse , dünya değişir . Kural Yirmi Sekiz : Geçmiş , zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret . Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi . Ne geleceğimizi bilebilir , ne geçmişimizi değiştirebiliriz . Sufi daima şu an'ın hakikatini yaşar . Kader , hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir . Bu sebepten , " ne yapalım kaderimiz böyle " deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir . Kader yolun tamamını değil , sadece yol ayrımlarını verir . Güzergâh bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir . Öyleyse ne hayatının hâki misin , ne de hayat karşısında çaresizsin . Bunu anlatır Yirmi Dokuzuncu Kural . ” Otuzuncu Kural : Hakiki Sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa , ayıplansa , dedikodusu yapılsa , hatta iftiraya uğrasa bile , o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez . Sufi kusur görmez . Kusur örter . Otuz Birinci Kural : Hakk'a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı . Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir . Kimi bir kaza geçirir , kimi ölümcül bir hastalık ; ki mi ayrılık acısı çeker , kimi maddi kayıp ... Hepimiz kalp teki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız . Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar ; kimi miz ise , ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar . " Otuz İkinci Kural : Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki , Tanrı'ya saf bir aşkla bağlanabilesin . Kurallarin olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma . Bilhassa putlardan uzak dur , dost . Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma ! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama ! Otuz Üçüncü Kural : Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken , sen HİÇ ol . Menzilin yokluk olsun . İnsanın çömlekten farkı olmamalı . Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil , içindeki boşluk ise , insanı ayakta tutan da benlik zannı değil , hiçlik bilincidir . " Otuz Dördüncü Kural : Hakk'a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir . Tam tersine , böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir . Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır ; emin bir beldede yaşar . " Otuz Beşinci Kural : Şu hayatta an cak tezatlarla ilerleyebiliriz . Mümin içindeki münkirle tanışmalı , Tanrıya inanmayan kişi ise içindeki inananla . İnsan - 1 Kâmil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi . Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır . " Otuz Altıncı Kural : Hileden , desiseden endişe etme . Eğer birileri sana tuzak kuruyor , zarar vermek istiyorsa , Tanrı da onlara tuzak kuruyordur . Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer . Bu sistem karşılıklar esasına göre işler . Ne bir katre hayır karşılıksız kalır , ne bir katre şer . O'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz . Sen sadece buna inan ! " Otuz Yedinci Kural : Tanrı kılı kırk yararak titizlik le çalışan bir saat ustasıdır . O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur . Ne bir saniye erken , ne bir saniye geç . Her insan için bir âşık olma zamanı vardır , bir de ölmek zamanı. " Otuz Sekizinci Kural : " Yaşadığım hayatı değiştirmeye , kendimi dönüştürmeye hazır mıyım ? " diye sormak için hiçbir zaman geç değil . Kaç yaşında olursak olalım , başımızdan ne geçmiş olursa olsun , tamamen yenilenmek mümkün . Tek bir gün bile öncekinin tipatıp tekrarıysa , yazık . Her an her nefeste yenilenmeli . Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli . Otuz Dokuzuncu Kural : Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır . Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar . Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır . Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz , her şey yerli yerinde kalır , merkezinde ... Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz . Ölen her Sufi için bir Sufi daha doğar . " Kırkıncı Kural " dedi tane tane konuşarak . " Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır . Acaba ilahi aşk pe şinde mi koşmalıyım mecazi mi , yoksa dünyevi , semavi ya da cismani mi diye sorma ! Ayrımlar ayrımları doğurur . AŞK'ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur . Başlı başına bir dünyadır aşk . Ya tam ortasındasındır , merkezinde , ya da dışındasındır , hasretinde . "
Aşk
Aşk
Elif Şafak
Elif Şafak
Aşk
AşkElif Şafak · Doğan Kitap · 200967,2bin okunma
·
861 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.