"Sen mahvettin beni. Kabusların en büyüğünü yaşattın. Her gece iliklerime kadar üşüdüğüm bir yalnızlığın içine attın. Bir cehennemin içindeyim, yanıyorum... Azrail'im de sensin, Demir. Ama artık seni asla affetmeyeceğimi biliyorum. Bu kez eminim artık. Sen benim hissettiğim, o nefesimi kesen aşkın ufacık bir zerresini bile hak etmiyorsun."
Sizce de aşk her şeyi affeder mi? Sevdiğiniz tarafından size kahrolacağınız bir şey yapılsa onu eninde sonunda affeder miydiniz yoksa aranızdaki o sonsuza dek sürecek aşkı bir çırpıda bitirir miydiniz?
Burcu muhteşem bir aşk yaşadı. Sevdiği adamın nasıl öfkesine yenildiğinin en başından beri farkındaydı ama aşklarının büyük bir sarsıntıya uğrayacağını kestirememişti. Okurken sezdim bir şeyler olacağını ama Demir'in öfkeden bu kadar çok delirebileceğini hiç düşünmemiştim.
Sevdiği kadına güvenmesini beklerdim. Geçerli sebepleri oldu ama bu Burcu tarafından daha büyük bir hırçınlıkla karşılandı. Sonuna kadar da Burcu'ya hak verdim bu süreçte. Lakin Demir'in günden güne üzüntüden kahrolması da beni üzmedi diyemem.
Paris'te tanışmaları, ilişkilerinin ilk haftaları çok güzeldi. Demir'in kıskançlığı çok fazlaydı ve kitabın bir yerinden sonra da Burcu'ya bulaştı bu kıskançlık. Özellikle de hamileliğin vermiş olduğu o duygusallık da üstüne eklenince o kısımları çok keyif alarak okudum, yüzümden tebessüm eksik olmadı.
Aşkları fazla güzeldi. Demir'in Burcu'ya 'küçüğüm' diye hitap etmesi çok hoş. Burcu ablanın erkek karaktere özgü sevdiği kadına karşı kullandırttığı kelimeler her kitabında hoşuma gidiyor.
Onun haricinde Buğra, Beliz, Murat, Aysun, Ceren, Uğur renk katan karakterlerdi. Özellikle Buğra. Onun kitabını da merakla bekliyorum.