Birçok kavram gibi, “kendini sevmek” de kullanıla kullanıla posası çıkarılmış bir gerçeğe dönüşebiliyor bazen.
Birazcık kapı araladı mı, o gerçeğin üzerine öyle bir çullanıyo ruz ki, diğer bütün gerçeklerin de sadece bu yolla açıklanabile ceği yanılgısına kapılıyoruz. Kuşku payı bırakmıyoruz.
Sorgulamaya değil de, daha çok, inanmaya yatkın olduğumuz içindir belki. Ya da kalıplardan hoşlandığımız içindir. Bu böyle sürüp gittikçe, o an revaçta olan neyse, siz tam tersini anlatmaya çalıştığınızda bile ezberden okumalar devam edecektir. “Affedin kendinizi, ” diyecekler. “Barışın kendinizle, ” diyecekler. Siz artık patlayıp “Benim sorunum zaten kendimle, siz beni benden bir alıp kurtarın önce, ” deseniz bile, “Sevin kendinizi, ” diyecekler.
Yeni çağın yalan dolan öğretilerini tekrar edecekler. Bir işe yaramadığını bileceksiniz... Ama yine de tekrar edeceksiniz...
Edecekler...
Edeceğim...
Edeceğiz...