Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Osmanlı Sevdası, ama neden?
Baron Büsbek Almanya’nın XVI. asır İstanbul büyükelçisidir. Şöyle diyor: “Türkiye’de Türk toplumunda, şahsî meziyet ve liyâkat dışında hiçbir şeye değer verilmez. Asalet yoktur. Bunun tek istisnası, Osmanoğulları hanedanıdır. Yoksa yüksebilmek için, çalışmaktan ve değerini gösterebilmekten başka yol yoktur.” “Türkler, ilme saygılı ve ince duygulu bir millettir. Yazılı bir kâğıdın ve gül gibi çiçeklerin yapraklarının üzerine basmazlar. Yolda yazılı bir kâğıt görünce, alıp bir kenara koyarlar ki, kimse üzerinden geçmesin. İstanbul şehrine gelince, burası cihânın taht şehri olmak için yaratılmışa benzer. Daha güzel, daha iyi mevkide bir şehir tasavvur bile edilemez.” “Türk sistemini kendi sistemimizle mukayese ettiğim zaman, gelecekte başımıza gelmesi muhtemel şeyleri düşünüp titriyorum. Türkler’in tarafında, tarih boyunca tasavvur edilebilecek orduların en kudretlisi mevcut. İmparatorluğun bitmek tükenmez bilmez kaynakları bu ordunun emrinde. Zafere alışkanlık, devamlı seferlerin tecrübeleri, birlik, düzen, disiplin, kanaatkârlık, uyanıklık bu büyük ordunun başlıca vasıflarını teşkil ediyor. Kavgadan, münakaşadan, şiddetten, zorlamadan eser yoktu. Yüksek sesle konuşana bile rastlamadım. Her taraf tertemizdi. En küçük disiplinsizlik derhâl cezalandırılıyor ve hiçbir suça göz yumulmuyordu. Türk cemiyetinin manzarası da, Türk ordusunu manzarasından farksızdır. Aynı sessizlik, servet içinde sadelik, kudretinden emin olanlara mahsus tevazû, halk tabakalarına kadar yayılmıştır. Türkler’den alacağımız dersler, sonsuzdur.” (Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, s.293-295)
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.