Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

406 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Aralık ayının ilk betiği (2021 yılında okuduğum 106.betik)
Ülkemizde fantastik ve bilimkurgu türlerini ilk kez bir öykü seçkide bir araya getirilmiş. Bu seçki, Jules Verne adına düzenlenen öykü yarışmasında dereceye giren altı yazardan on dokuz ödülü öyküden oluşur. Daha önce Korku-Gerilim öykü seçkilerinden tanıdığım Işın Beril Tetik, Demokan Atasoy ve Ayşegül Nergis'i ilk kez onları tanıdığım tür dışındaki öykülerini okudum. Deneme türü bu seçkide olması bana biraz garip geldi. Denemeleri okumadım çünkü elimdeki betik denemeler betiği değildir. Şaka mı Bu? (Ayşegül Nergis): Gülerek okudum. Okudukça da gülmekle ruhum yavaş yavaş aydınlığını his ettim. Gülmek bence en etkili ilaçtır. Fazlası çene kaslarını yorup gözlerden yaş aktırır. Halk yazarı diyebileceğimiz Nergis, evrenin en ücra köşesinde bile gerçekleşecek bir olayda bizim mizahımız çok güzel bir şekilde resmetti. Okurken sanki o mürettebatta olduğumu his ettim. Gülmekten yerlere serilmiş vaziyette olduğumu kaptan görseydi kesinlikle "Biraz daha gülmeye devam edersen seninle yerleri temizlerim ve gerçekten yerlere vaziyette olurdun. Kalk ayağa ve gülmeyi kes!" diye bağırırdı ve ben de korkundan ayağa kalkıp süt dökmüş kedi gibi şişmanın olanın arkasına saklanırdım. Örüyorlardı (Ayşegül Nergis): Durağan bir öyküde psikolojik gerilimin üst düzeyde olduğu su götürmez bir gerçekti. Üçüncü türle ilk karşılaşmamızda ilk tepkinden önceki izlenimlerimizi ilmik ilmik sözcüklerle resmetmiştir. Elbette bizi anlayan yine bizden olacaklar. Her ne kadar çağa uydursak da mensup olduğumuz kökenin kokusu, genlerimize ilmik ilmik işlenmiştir. En kötü yanımız ise anlattıklarımızı doğrulamak için bir kanıt arayışına gireriz. Kanıtı bulunca karşı taraftan izin almama gayretine düşmeden hemen kanıtı kapıp kaçıyoruz. Güzel bir romanın ilk sekiz sayfasını okumuşum gibi his ettim yani devam ettirilecek çok güzel bir kurgudur. Muşular (Ayşegül Nergis): Bu öyküde üçüncü türle ilgili temaslarda Türkler’in tutumunu yanlış olduğunu vurgulatıyor. Üçüncü türle temasta onlar hakkında bilgi edinmek için onlarla iletişim sağlanır. Zararlı mı yararlı mı oldukları anca o zaman anlarız. Muşu yerine Bakeneko adı kullanılsaydı acaba nasıl olurdu? Onu bir düşünelim. Özgünlük açısında Nergis bir tık önde duruyor. Uyduruk olsa da kulağa abuk sabuk gelmiyor. Ağzım açık bir şekilde öyküyü bitirdim. Muşuların çoğalması, insanları dönüştürüyorlar. Kısmen beğendiğim bir öykü oldu. Anlaşma (Ayşegül Nergis): Bundan 7 yıl sonra yayımlanacak Türk’ün Uzayla İmtihanı dizisindeki benzer özellikleri anımsatıyor. Ziya, Ablanları tam bir Türk olarak yönetmiş ve onları Türk gibi yetiştiriyor. O dizideki meyhane sahnesini hatırladım bu öyküyü okurken. Bizler yabancılara dilimizi öğretmekten daha çok onları kendimize benzetiriz. Bu öyküde Venüslü ve Marslılar tam Türk karakteristik özelliklerini gösterirken bizler, keşfettiğimiz gezegenlerdeki halihazırdaki kaynakları, Dünya'ya getirip yüksek fiyatla satarlar. Nergis'in en sevdiğim yanı, uzaylı dili için Latince yerine yansıma seslerden oluşan dil kullanmıştır. Bu öykü tam bir Bilimkurgu sitcomu gibi geldi bana. Mantık (Ayşegül Nergis): Bu öyküde yazarla aynı düşüncede olmadığımı söylüyorum. İnsanlar, başlangıçtan günümüze kadar doğal süreçle modernleşmediğini ve kültürlenmediğini düşünüyorum. Tanrı, insanlara onların içinden yalvaç seçerek onlara bilgiyi, kültürü ve hak yolu öğretti. Tanrı, insanları kendi kaderlerine terk etmemiş çünkü Tanrı, her şeyi bilen üst varlıktır. Bizleri yarattığı için ve bizlere güzel nimetler sunduğu için ona şükürler etmeliyiz. Hiçbir zaman ona karşı beslediğimiz inancı terk etmemeliyiz. O inancı terk ettiğimizde büyük bir boşluğun içine gireriz. Bilimkurgu veya fantastik öykü olmadığı için bu seçkide olmamalıdır. Makine Kırıcılara Övgü (K. Murat Güney): Bir bilim kurgudan ziyade psikolojik gerilim türüne yakın olan günlüksel öyküde bilim ve teknolojide ilerlemesini devletlerin eliyle kötülük için kullandığını bir kez daha anlıyoruz. Aslında teknoloji yanında insanlar teknolojiye vakit ayıracağını da öğretilseydi daha iyi olurdu. İnsanlar arasındaki iletişimin yeniden canlandırması ve insanın kas gücü ile ilgili pratik öyküsel yöntemlere de değinebilir. Deniz Feneri (K. Murat Güney); Fantastik ve bilimkurgu öğelerini özünde barındıran öykü, daha çok fantastik kurguya yakın oluşu su götürmezdir. Bir nesnenin insan üzerindeki etkisini anlarken diğer yanda çölleşen gezegenimiz bir ören yeri haline getirip geçmişin kapılarını aralamaya davet ettiğine tanık oluyoruz. Sıkıcı ve durağan yapısına rağmen olumlu izlenimler yaratan öykü olduğu için kendisine kısacık bir yorum yazdırmak için klavye tuşlarını piyano misali basıp çıkmasına sağlıyor. İbn-i Arabi Yakın Gelecekten Masallar (K. Murat Güney): Psikolojik gerilim ağırlıklı belgesel öyküde reyting uğruna sanal alemin oyuncağı haline insanların yaşadığı gelecekte Türkiye’de Alevi düşmanlığı daha dinmediğini görüyoruz. Cem’in cinayetinin perde arkasını öğrenmeye çalışırken saçma sapan bir boyuta geldiğimizi görünüyoruz. Tanrı inancıyla alay geçirilmesi güzel kurgunun mahvolmasına neden oldu. Kusura bakmasın bu konuda onunla aynı fikirde değilim. Saçmalıklarını öykülerle bize empoze etmesin. Mutant (Ümit Yaşar Özkan): İlk başta bana Franz Kafka'nın Dönüşüm romanını çağrıştırsa da aslında bilimle insan ve böcek genlerini birleştirerek erböcek denilen yaratığın ortaya çıkmasını bilimsel açıdan anlatıyor. Oysa öykü formatında daha doğrusu durum öyküsü olarak yazılsaydı öyküdeki psikolojik gerilim havası bizi öyküye çekerdi. Adı ilk olarak aklıma Tepenin Gözleri filmleri anımsattı demesem sizlere karşı ayıp etmiş olurum. Neticede güzel malzeme ortada ama yanlış yemek yapıldı bu malzemeden. Evin Yeni Sahibi (Ümit Yaşar Özkan): Bir sabah uyandığında yatağa zincirle bağlandığınızı ve evinizdeki yabancıları görseydiniz bunlara tepkiniz nasıl olurdu? Bu sorulara verilen çığlık yanıtlarıyla kulaklarım sağır oldu. Kimse bunu istemez. Bu sahneyi görmektense başka gezegende uyanmayı tercih ederim. Öyküye dönersek durağan yapısı ve durgunluktan kasım kasım kasılması onu bilimkurgu dışında başka türlere kaydırıyor. Aksiyonun birazcık olmasını isterdim çünkü oluşan merak duygusu da öyküye renk katacaktır. Elbette takdir kalemindir. Meto'nun Tatili (Ümit Yaşar Özkan): On altı yıl sonra yayımlanan distopik bilimkurgu animesi olan Eden ile benzer özellikler olduğu gibi Türk'ün hayal gücü bir tık önde olduğunu görüyorum. Teraryum tarzında Urbsryum tarzında fanus içinde şehirlerin olduğu dönemde fanus içi ile fanus dışı arasında zaman farkının olması, Türk'ün dünya zevkinin ürünüdür. Ben de urbsryumda yaşamayı istemem. Urbsryum yerine Ordotağ (Orda + otağ) sözünü kullanmayı tercih ederim. İletileşme yerine olay örgülü öykü olarak okumayı yeğlerim. Tanrı Sorpien’in İnkarı (Işın Beril Tetik): Karakter ve mekan adlarıyla İngiliz Fantastik Edebiyatı ürünü olduğu ortadadır. Türkiye Türkçesi ile yazılması onu yerli fantastik ürünü olduğunu göstermiyor. Türkiye Türkçesi ile yazılan bu tür fantastik ürünler çeviri eser olarak kabul edilir. Söz konusu Işın Beril Tetik olursa kanunlarım hükümsüz kalıyor ve sıkılmadan son sayfaya kadar okudum ve "Neden yarım bırakıldı" dedim kendi kendime. Işın Beril Tetik, edebi kalemiyle gelecek vaat eden yazarlardan olacağını kanıtlamış resmen. Öyküde mekan ve karakter adları Türk lehçeleri olabilir çünkü bu konsepti varlıklar mitolojimizde vardır. Hatta Sihirli Annem dizisinden önceki Periler Han'ı seçimi olarak yeniden yazılabilir. Böylece Dudu-Perihan arasındaki bitmek bilmeyen perilerin hanı yani perilçenin yardımcılığı savaşının nedenini öğrenmiş oluruz. Kara Kalp (Işın Beril Tetik); Karakter ve mekan adlarından daha çok durağan ve yavaş yavaş akan olay örgüsünden dolayı ilk kez bir Tetik öyküsünde sıkıldığımı iliklerime kadar his ettim. Bazen çevremizde kalpsiz olarak gördüğümüz insanın aslında kalbinde sevgi ışığı hiç sönmemiş ve sadece zamanı geldiğinde alevlendirecek kişiyi bekliyordum. Bu yaz İstanbul'da Yusuf Ulufer adında bir blenderci ile tanıştım. Resimlerinde güleryüzlü ve sempatik görünse de gerçekte makineleşmeye başlamış bir insandır. İlk görüşmeyi nezaketten kabul etti. Daha sonraki görüşmelerde çok hevesliydi. Belki de kalbindeki sevgi ışığı yeniden alevlendirmiş olabilir. Keşke Almanlar gibi soğukkanlı kalmaya devam etseydim belki de tatilin sonuna kadar arada sırada görüşürdü. Eğer onu şu kadarcık mutlu ettiysem Tanrı, ummadığı anda beni güldürsün. Onunla görüştüğüm günlerde ikinci veya bazen buluşmalarım oluyordu yani o günlerde hiç sıkılmadım. Yeniden onun isteği doğrultusunda görüşmek isterim. Bakalım zaman bize ne gösterecek. Buyruk Zinciri (Işın Beril Tetik); Eldeki imkanlarla karakter ve mekan adlarını Türkçe seçerek yapılan fantastik öyküde ufak tefek hatalar dışında güzel bir kurgu ortaya çıkarılmış. Keşke ülkemizde 2000'li yıllarda Türk Mitolojisi yaygın olsaydı ve yazarlar için geniş bir kaynak külliyatı olsaydı da daha güçlü fantastik eserler ortaya çıkarılırdı. İngiliz, Latin ve Grek dillerine ihtiyaç duymamıza gerek kalmazdı. Kısacası eldeki verilerle fantastik eser yazılacağını gösterildi gurbetçi korku-gerilim kraliçemiz. Yerli fantastik yazmak için anlamsız uyduruk kelimelere ihtiyaç da duymamış. Gurbetçi korku-gerilim kraliçemiz, yerli fantastik eserler yazsa Barış Müstecaplıoğlu ve Mustafa Ercan Ergür gibi yazarların adı ve sanı kalmazdı. Tetik hangi alanda yazarsa yazsın. Ona karşı saygımız sonsuzdur. Ah keşke bu yerlilik, Tanrı Sorpien'in İnkarı adlı öyküsündeki karakter ve mekan adlarıyla yer değiştirilseydi çok güzel bir kurgu olurdu. Kuzey Yıldızı Üçlemesi (Demokan Atasoy); Korku-Gerilim öykü seçkilerindeki öyküleriyle Korku-Gerilim ruhuna yakışan kalem, fantastik öyküyle okurlarına merhaba demiş. Fantastik öyküde karakter ve mekan adları hangi ulusun dilinden seçildiyse o karakterler, o ulusun karakteristik özelliklerini barındırması önemlidir çünkü karakterler okurları olay örgüsüne davet eder. İlk defa Atasoy'un öyküsünde kurgu kasılmasını yaşadım. Bıkına bıkına sıkıla sıkıla öyküyü sonuna kadar okumaya gayret ettim çünkü Atasoy'un korku-gerilim öyküleriyle sevdiğim için öyküyü yarıda bıraksaydım ona karşı saygısızlık ve ayıp etmiş olurdum. Kurgu çok güzel çünkü ters köşeye yatıran bir kötücül karakter vardır. Zülkarneyn, bir peygamberdir ve kötücül varlığın adı olamaz. Demokan ağabeyciğim ne olur korku-gerilim öyküleriyle yoluna devam et. Fantastik Edebiyatı'nda milli takımda gol atmayı başarmayan Burak Yılmaz gibi duruyorsun. Seni çok sevdiğimiz "Kuyu"da bekliyoruz. Yeniden bizlere korku-gerilim öykülerini anlatırsın. Çift Başlı Kartal (Yiğit Değer Bengi); Çift başlı Kartal yada Öksökö, Türk Mitolojisi'nin varlığıdır. Türkler'in hüküm sürdüğü geniş coğrafyadaki halkların kültürlerine geçti Öksökö. Hititler, bazı yönleriyle Ön Türkler'den bir kavim olma ihtimalini kabul edersek Öksökö, Hititler kanalıyla Sümerler ve Arnavutlara geçtiğini anlarız. Öksökö, bu öyküde kardeşliği sembolize ediyor. Hitit Tarihi'ni çok iyi bilmediğim için öyküde tarihi hatalar var mı bilmiyorum. Lilith her zaman uyumu ve birlikteliği kıskanmıştır çünkü Adem (AS)'a tabi olmadığı için onun neslinden gelenlerin uyumu ve birlikteliğini kıskanması gayet doğaldır. Fantastik yazmak isteyen en güzel örneklerden biri bu öyküdür. Uydurukça ve anlamsız olan karakter ve mekan adlarıyla öykülerinizi öldürmek yerine geniş bir mitoloji yelpazesinden faydalanabilinir. Fantastik ikinciliği bu öyküyle Yiğit Değer Bengi'ye yakışıyor. Jüri neye dayanarak ona üçüncülük ödülü verdiğini anlamıyorum. Yazar için en iyi merci biz okurlardır. Belki yarışmada üçüncü oldu ama gerçek okurlar tarafında ikinci olduğu su götürmezdir. Avcı Nun (Yiğit Değer Bengi): Seçkide yer alan ne Fantastik ne de Bilimkurgu olmayan öyküde Cilalı Taş Devri'ndeki Luvi kabilesinin yerleşik mi göçerlilik mi tartışmasını anlatıyor. Durağan kurgu beni öyküye davet etmedi. Emre Boz'un amatör öyküsü olan Cilalı Aşk Devri, bu öyküden çok güzeldir. Antik Çağlar'da geçen evrenin en iyisi İskender Pala'nın Akşam Yıldızı romanıdır. Karakterlerden dinanizme kadar her bağlamda en iyisidir Akşam Yıldızı. Ayşegül Nergis, bilimkurgu öykülerinde karakter ve mekan adları seçiminde genelde Türkiye Türkçesi yer vermesini gönülden takdir ediyorum ve bu davranışı bütün bilim kurgu yazarlarına örnek olmasını diliyorum Tanrı'dan. Bu öykü seçkisinden en beğendiğim öykü konusunda Tanrı Sorpien'ın İnkarı ve Çift Başlı Kartal arasında kaldım. %50,5 ile Çift Başlı Kartal'ı seçiyorum çünkü öykü seçki kitabında flaş isim Yiğit Değer Bengi oldu ve Çift Başlı Kartal öyküsünde alışılagelen fantastik geleneğini kullanmadı. Kısmen beğendiğim öykü betiğini okuyup okumamayı sizlere bırakıyorum. #BetikEli #HayalgücününMerkezineSeyahat #Kollektif #İthakiYayınları #Kitapyorumu #JulesVerneÖyküYarışması #Bilimkurgu #Fantastik #ÖyküSeçkisi #JulesVerne #KitapTutkusu #KitapOkumakÇokGüzelŞeydir #OkudumBitti #Bookstagram #Bookstagramer
Hayalgücünün Merkezine Seyahat
Hayalgücünün Merkezine SeyahatKolektif · İthaki Yayınları · 20054 okunma
·
634 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.