Gönderi

. Sorun onlara, her birine tek tek sorun bakalım mutluluktan ne anlıyorlarmış? Ah inanın, Kolomb Amerika'yı keşfettiği anda değil, onu keşfederken mutluydu. İnanın, mutluluğu belki de Yeni Dünya'yı keşfetmeden üç gün önce doruğa çıkmıştı, umutsuzluğa kapılan adamlarını gemiyi Avrupa'ya döndürmek üzereyken kararlarından vazge çirdiği anda... Önemli olan Yeni Dünya değildi, yerin dibine batsındı Yeni Dünya! Neredeyse Yeni Dünya'yı görmeden, neyi keşfettiğini anlamadan ölmüştü Kolomb. Önemli olan ya şamdır, yalnızca yaşam... onun keşif süreci, sürekli ve bitmek tükenmek bilmeden yaşamı keşfetme çabası, yoksa keşfetmiş olmak değil... Ama ne diye söylüyorum ki bunları! Şu anda an lattıklarımın boş şeyler olduğundan, beni 'güneşin doğuşu' üzerine kompozisyon yazan bir küçük sınıf öğrencisi sanacak larından veya bir şeyler anlatmaya çalıştığımı, ama beceremediğimi söyleyeceklerinden kuşkum yok... Ancak şunu da ekleyeyim: Bir insanın kafasında doğan dâhice veya yeni her düşüncede, hatta ciddi her düşüncede, onu anlatmak için ciltlerce kitap yazsa, otuz beş yıl sözlü olarak anlatmaya çalışsa yine de kafa sından bir türlü dışarı çıkmayan, ömür boyu içinde kalacak, başkalarına anlatamayacağı bir şeyler her zaman vardır. Böylece belki de en önemli düşüncelerini, düşüncelerinin o bölümlerini hiç kimseye tam olarak anlatamadan ölür.
·
43 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.