Gönderi

Gerçek "Aydın" için akıl denen nesne, belli verileri ve örneğin gökten indiği söylenen emirleri ya da gerçek diye yerleşmiş şeyleri bellemek ve uygulamak bakımından değil ve fakat her şeyi araştırma, tartışma ve deneye vurma bakımından önem taşıyan tek değer sayılmıştır. 18. yüzyıl düşünürlerinden Lessing'in şu izlemi, aklın fonksiyonu konusunda gerçek aydın'ın tutumunu tanımlamaya yeterlidir: "...Şayet Tanrı karşıma dikilse ve bir elinde tüm gerçekleri tuttuğunu ve diğer elinde de gerçeklere götüren aracı bulundurduğunu söyleyerek bana 'Seç bunlardan birisini' dese, büyük bir meclûbiyetle ben ona: 'Ey Tanrım, sen bana gerçeklere götüren aracı ver, diğer elinde tuttuğun gerçekleri kendine sakla' derdim."* Lessing'in bu sözleri, Tanrı'nın elindeki hazır gerçekleri almaktansa, gerçeği araştırıp bulmak ve ortaya koymak isteyen "gerçek aydın"ın akılcılığını sergiler. Batı dünyasını bilimsel aşamada üstün yapan şey, işte bu akılcı davranıştır. Tanrı'dan geldiği sanılan "gerçekler" yerine, bilimsel gerçeklere ulaştıracak usullere sarılmak suretiyle Batılı aydın, kendi toplumunu karanlık çağdan aydınlık çağa yöneltebilmiştir. * Bu konuda bkz. G. E. Von Grunebaum, Modern Islam: The Search for Culture Identity, Berkeley, 1962, s.41.
Sayfa 46 - Kaynak Yayınları, 6. Basım: Şubat 2021 ~ aklı "yaratıcı güç" niteliğine sokma konusunda aydın'ın rolüKitabı okudu
·
104 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.