Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

310 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok ilginç kitap, çokk
Merhaba, 6 aydır inceleme yazmıyordum. Ben de uzun bir aradan sonra bir inceleme yazayım dedim. İnceleme ne kadar uzun olur bilemiyorum. Kitap çünkü çok ilginç. Benim paylaşımlarımı yakından takip edenler bilirler ki, ben kırparak alıntı atmamaya çalışırım. Anlam bütünlüğü bozulmasın diye olduğu gibi paylaşırım. Eğer aktif olarak burada paylaşım yaptığım bir dönemde bu kitabı okumuş olsaydım, kitaptan en az 50 tane alıntı paylaşımı yapardım. Öyle iyi bir kitap bence. 4.5 milyar yıldır kitap okuyorum ve bu kitap okuduğum en iyi kitaplar arasına girdi. Ne demek 4.5 milyar yıldır okuyorsun? Sen benim 4.5 milyar yaşında olmadığımı mı iddia ediyorsun? #63975108 bak ben burada öyle demiyorum. İnanmıyorsanız E – devlet görseli bırakıyorum. dosya.tc/server35/8w01at... Rasyonel nedir? Tdk’ya göre “Akla uygun, aklın kurallarına dayanan” demekmiş. Peki İrrasyonel nedir? Tam tersi mi oluyor? Ussa-akla uymayan diye mi düşüneceğiz? İtiraf etmeliyim ki kitabı okumama rağmen ne kitabı ne İrrasyonel’i tam olarak tarif edemiyorum. Çünkü yazar kitabı o kadar geniş kapsamlı yazmış ki beyninizde “yok artık” gibi cümleler duyuyorsunuz. Yazar kitabın girişinde şöyle iki paragrafa yer vermiş: “Hangisi daha muhtemel: Mavi gözlü annenin kızının mavi gözlü olması mı, yoksa mavi gözlü kızın annesinin mavi gözlü olması mı? “K” harfiyle başlayan İngilizce sözcükler üçüncü harfi “k” olanlardan daha mı çok? Mülakat yapmak yararlı bir seçme yöntemi midir? Sigara içmek akciğer kanseri riskini on, ölümcül kalp hastalığı riskini ise iki kat artırıyorsa akciğer kanserinden ölen tiryakilerin sayısı kalp hastalığı sonucu ölen tiryakilerden daha mı çok? Ortalama üstü bir sürücü müsünüz? Bir psikoloji deneyi için, birine öldürücü olabilecek şoklar vermeyi kabul eder miydiniz? İnme sonucu ölen insan sayısı kazada ölenlerden fazla mıdır? Dönme dolaba binmek mi bisiklet sürmek mi daha tehlikeli? Birinde günde ortalama kırk beş, diğerinde ise on beş doğum gerçekleşen iki doğumevi düşünün; hangisinde, bir gün içinde doğan çocukların yüzde altmışının oğlan olması daha muhtemel? Bir işi iyi yaptıkları için insanları ödüllendirmek her zaman faydalı mıdır? Kitabın başlığından dolayı tetikte değilseniz, bu basit sorulara verdiğiniz yanıtlardan bazıları muhtemelen irrasyonel. Aslında sorularla ilk karşılaştığımda ben de öyle yanıtlar vermiştim. Dahası, tüm soruları yanıtladıysanız kesinlikle irrasyonelsiniz, çünkü bazılarında yanıt vermeye yetecek kadar bilgi yok. Mutlaka bir yargıya varmak ise irrasyonelliğin en sık rastlanan özelliklerinden biri.” Kitap nadiren tekrara düşüyormuş hissi yaratsa da bir tür istatistik verilere dayanan araştırma örneklerini okuyorsunuz. Bu araştırmalar özenle seçilmiş ve çok ilginçler. Bu araştırmalarda genelde eldeki verilerden normalde mantıklı veriler çıkarılmaması gerekirken buna inanan, bunun üzerinden bir şeyleri yapmaya çalışan durumlar anlatılıyor. Size Linkedin’de denk geldiğim bir paylaşımı göstereceğim. linkedin.com/feed/update/urn... “Türkiye’nin en zeki 10 şehrinde isteyenler için ev fiyatları” yazıyor. Firma 30 dakikada çözülen IQ testi sorularına verilen yanıtlarla en zeki 10 şehri seçmiş. Heyecanla da gidip ev fiyatlarına bakacağınızı düşünmüşler sanırım. Linke tıkladığınızda 276.565 kişiyle yaptıkları test sonuçlarını paylaştıklarını görüyorsunuz. Peki siz ilanı gördüğünüzde ne hissettiniz? Ben ne hissettiğimi söyleyeyim. Bir etiketin arkasına sığınıp, göz boyamaktan başka bir şey değil. Aranızda ohh 10 zeki şehre gitmeliyim, bu çok mantıklı bir seçim olabilir diyen var mı? Sanmıyorum. Diyelim ki böyle bir şeyi düşündünüz. Test sayısının toplamı 276.565 ve ilanda yer alıp, 9.sırada bulunan Balıkesir nüfusu bile 1 milyondan fazlayken bu test sayısı itibariyle nasıl oluyor da 10 şehri kapsayabiliyor? Hayır, o genel bir ortalama mı diyeceksiniz? İşte istatistiğin göz boyaması böyle oluyor. Genel değerlendirmeler, çoğunlukta da böyledir diyerek dayatılıyor ya da hesap doğruymuş gibi davranılıyor. Diyelim ki sayıya takılmadınız ama yine de bazı oturmayan şeyler var. En zeki şehirlerde ben ne yapacağım? Şehirleri en üst düzey zekaya sahip insanlar falan mı yönetiyor? Teknolojik, akıllı şehirler falan mı buralar? Elimizde böyle bir veri var mı? Ortalama üzerinde olduğu iddia ediliyor diyeceksiniz değil mi? Peki, en stratejik noktalarda IQ derecesi yüksek insanların olduğu belli mi? Hayır. Ama şehirdeki IQ derecesi yüksek Bilal demeye devam mı edeceksiniz? Sanmıyorum. İstisnalar var ya şu kaideleri bozmayanlar, ha işte onlar aslında birçok noktada kaideyi bozabilir de görmezden geliniyor. Ben bir ekonomist değilim ama size bir kazanç örneği yazacağım. Bir bölgenin Kâr payını hesaplamak için bir yöntem geliştirdiğimizi düşünelim. Burada 3 tane fabrika var ve bölge halkı burada çalışıyor. Önceki yıl A fabrikası 1 milyon lira Kâr etmiş, B fabrikası 500 bin lira zarar etmiş, C fabrikası da 250 bin lira Kâr etmiş. Bu yıl için o bölgenin toplam Kâr toplamı 750 bin lira değil mi? Biz de kazanç hesabımızı önceki yıla kıyasla geliştireceğiz. Bu yılın sonunda A fabrikası 2 milyon Kâr, B ve C fabrikaları da 500 bin zarar açıklıyorlar. Biz de yine toplam olarak bunları hesapladığımızda üçünü toplayıp toplamda 1 milyon Kâr olduğunu buluyoruz ve medya kuruluşlarına diyoruz ki bölgemizde 1 milyon lira Kâr elde edildi ve bu geçen yıl 750 bin liraydı. Bu da demek oluyor ki önceki yıla göre %33 daha çok Kâr ettik. Medyaya haberi böyle verdiğinizi düşünün. 3 fabrikanın durumunu böyle verdiğinizde olumlu bir tablo çizmiş oldunuz değil mi? Evet ama diğer iki fabrika ayrı olarak değerlendirildiğinde kötü durumdadırlar. Bunu istatistik olarak sakladığınızda herkesi kandırmış oluyorsunuz. Halk da “yav Kâr diyorsun ama ben açım la demeye başlıyor” ama işte büyüme, Kâr falan deyip kafasını karıştırıyorsun. Hadi Bilal sen de deyip bana hak vermeyenler olacaktır ama etrafınızda yapılan istatistik verilerin dayanaklarını kurcalarsanız nasıl da ortalamayı, genele yaydıklarını görürsünüz. Ayrıca bu sadece rakamlarla da yapılan bir şey değil. Size bir seçim tablosu çizeceğim. Biz şu an özgür irademizle seçim yaptığınızı düşünüyoruz değil mi? Gerçekten öyle mi? Gelin bakalım. Oy verdiğimiz parti adaylarını kim belirliyor? Partiler değil mi? Biz partilerin gösterdiği adaylardan seçim yapıyoruz. Partilerin gösterdiği adayları biz önceden bilmezken nasıl oluyor da bu özgür bir irade oluyor? Şu an “Bilal, saçmalama medya var, adayları dinliyoruz ve biz özgür irademizle oy veriyoruz” diyorsunuzdur. Gerçekten öyle mi? Bugün medyanın allayıp, pullayıp önümüze koyduğu ya da güçlü partilerin garanti yerlerinden seçilmiş kaç kişiyi özgür irademizle seçtik? Aramızda x şehrindeki y milletvekilini / başkanını vs şu şu şu özelliklere, düşüncelere göre seçtik, çünkü y milletvekili, z milletvekiline göre farklı ve mantıklı düşünüyordu, diyecek kaç kişi var? Hepimiz biliyoruz ki böyle bir şey ya yoktur ya da çok azdır. Gerçekten aday adaylarını da biz belirleseydik o zaman bu gerçek bir seçim olurdu. Partilerin eşini, dostunu, çocuğunu vs liyakatsiz bir şekilde seçtirmesinin önünde tek bir önlem yoktur. İsterseniz eşini dostunu partilere nasıl koyduklarına bakabilirsiniz. İçinizde “eşleri, dostları belki liyakata uygun ve epey donanımlı kişilerdir, nereden biliyorsun” diyenler olacaktır. Onlara hak vermek isterdim ama bunun öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu şartlarda seçimler yapılır ve kazanan kişi üstüne basa basa milletin iradesi, halkın çoğunluğu aldık der. Medya desteği, adil seçim süreci kısımlardan kimse bahsetmez. Seçimler için adaylar canlı yayında bile tartışmaz. Nadiren böyle şeyler olur ama çok nadir, çok zor durumdayken falan yani. Peki sadece seçimler mi böyledir? Asla. Size şimdi Astrolog Bilal Günaydın’dan burç yorumları örnekleri yazdığım paylaşımın linkini yazacağım. #83966306 Paylaşımda ne görüyorsunuz? Burçlara göre yorumlar değil mi? Şimdi size desem ki ben x kanalında bu yorumlarımı paylaşan gerçek bir astroloğum ve bunu da teyit etsem bana ne dersiniz? Saçmalama Bilal mi? Emin misiniz? Televizyondaki astrologların ciddi ciddi yaptığı yorumları hiç dinlediniz mi? Elinde tek düzgün veri olmamasına rağmen gezegen hareketlerinden şu burca zenginlik, şu burca aşk dönemi başladı diyen kişilerin isimlerinin önünde astrolog yazıyor diye mi bu önemli oluyor? Astroloji çok kadim ve eski bir şeydir diye itiraz edenler olacaktır. Size katılıyorum ama dikkat ettiyseniz astrolog demeye devam ediyorum. Ellerinde sağlam bir veri olmadan yorum yapıyorlar ama onları dinleyen insanlar bunu “rasyonel – akla uygun” buluyor. Daha başka ne anlatabilirim bilemiyorum. Aslında anlatmak istediğim şey çok basit. Önümüze konan her şeyin doğru olduğuna inanmamalıyız. Soru sordukça, oturmayan bir şeyler olduğunu zaten fark ediyoruz. Kitapta benim dediğime benzer örnekler pek yok diye hatırlıyorum. Ama o kadar ciddi araştırmaların çarpıtılma durumunu görüyorsunuz ki şaşırıyorsunuz. Ben bu kitabı okuduğumdan beri sorgulama oranım birkaç kat arttı. Eskiye oranla daha çok soru soruyorum. Tersine mühendislik gibi olayları tersten görmeye, parçaları bütünden ayırıp daha detaylı incelemeye başladım. İsterseniz buna paranoya diyebilirsiniz ama ben öyle düşünmüyorum. Bakış açımın genişlediğini hissediyorum, görebiliyorum ve deneyimliyorum. Son olarak yazarın irrasyonelliği azaltmak için yazdığı satırları ve kitabın özeti diyebileceğim bir cümleyi yazıp incelemeyi noktalayacağım. Açıklayıcı bir inceleme yazdım mı bilemiyorum. Aslında kafamda çok fazla örnek var ama bunları anlatmak benim için zor. Çünkü çok karmaşıklar. İncelemeyi sonuna kadar okuyanlara teşekkür ederim. İyi okumalar dilerim. Alıntı: “İrrasyonelliği azaltmak için yapılabilecek bir şey var mı,” sorusu akla gelmektedir. En genel yaklaşım, insanları, zihinlerini açık tutmaya, yalnızca tüm kanıtları gözden geçirdikten sonra bir sonuca varmaya ve gerektiğinde fikirlerini değiştirmelerinin zayıflık değil, güçlülük belirtisi olduğuna ikna etmektir. Ayrıca inançlarımıza karşı kanıtlar aramayı ve kanıtları çarpıtmamaya ya da göz ardı etmemeye özen göstermeyi de öğrenmemiz gerekir. Kişinin, görüşlerinden yana olan savlarda kusur araması her zaman faydalıdır. Kararları aceleyle ya da stres altında almak bir hatadır, zira o zamanlarda esnek düşünemeyiz. Kanıt belirli bir yöne işaret etmiyorsa, bir yargıya varmadan durup beklemek gerekir; oysa çoğu kişi böyle durmayı güç bulur. Bertrand Russell’ın dediği gibi; “İnsan çabuk kanan bir hayvandır ve bir şeye inanması gerekir. İnanmak için iyi ve geçerli sebepleri yoksa kötü sebeplerle yetinir.” Bahsi geçen, batık masraf hatası ya da olaylar arasındaki ilişkilere dair çıkarımları dört işleme dayandırmama gibi hatalara da dikkat çekilebilir. Bu öneri oldukça soyuttur ve dolayısıyla pek bulunabilir değildir; ancak bulunabilir belirli örneklerle anlatılabilir. İnsanları, sırf Benjamin Franklin’in önerdiği gibi, önemli bir karar almadan önce avantajları ve dezavantajları yazmaya sevk etmek bile faydalı olacaktır.” Bahsettiğim cümle: “Bir yargı ya da kararı, ne kadar çarpıcı olursa olsun tek örneğe dayandırmayın.”
İrrasyonel
İrrasyonelStuart Sutherland · Domingo Yayınevi · 2015501 okunma
··1 alıntı·
1 artı 1'leme
·
1.915 görüntüleme
Deniz T. okurunun profil resmi
Emeklerinize sağlık 🌿
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.