Bir kitap ki içimi yakıp el ve ayaklarımı donduran... Uzun zamandır kitap okumuyorum ve ince diye elime aldığım bir kitap oldu ''Acımak''. Ben hep evliliklerin hiçbir zaman göründüğü gibi olmadığının düşüncesindeyim. Her evliliği baştan sona bir yalan ve insanların bütün hayatını eline alıp istediği gibi evirip çeviren baştan sona psikolojik rahatsızlık kokan bir olay olarak görürüm. Her yalan her kavga her şiddet her delilik evliliğin tohumundan oluşmuştur. Bir çocuğun oluşması yarım saat, gelişmesi dokuz ay olgunlaşması yirmi yıl, acısı, zulmü, aşkı, sevgisi, ihaneti, varoluşu ölene kadar devam eder. Yirmisinden sonra insanca yaşaması ayrı bir dünya yaşadıklarından ders çıkarıp hayattan intikam alması başka bir dünyadır. Otuz yaşındaki bir katilde bundan yirmi beş yıl önce oyun oynamanın hayattaki en önemli şey olduğunu düşünürdü. Sadece oyun değil her çocuğun zaafı başkadır. Bir çift ayakkabı, elbise, oyuncak vb. Ama şuan elinde bir insanın kanı var. Her çocuk masumdur ama sadece beş yaşına kadar. Bir insanı şekillendiren her şeyin yolu aileden geçer. Kavganın, kıskançlığın, kinin, nefretin, hırsın dolu olduğu aile... Anne baba bu hayatta en çok sevilip en çok nefret edilen iki insandır ve bu iki insanla aramızda oluşan bağ bizi ölünceye kadar terk etmez. Herkes bilmez ama ailedeki hataların asla telafisi olmaz yapılan her hata insan kalbinde asla doldurulmayacak oyuklara yer açar. Reşat Nuri Güntekin ''Acımak'' kitabında buna değinmiştir. Aile ve etrafında oluşan olayların nasıl bir ömür insanın peşini bırakmadığını ve insanı nasıl avucunun içine aldığını anlatıyor. Zehra'nın ve babasının arasındaki olayları bütün gerçekliğiyle göz önene seren bir başyapıt. Yüz elli sayfadan oluşan, çabuk biten ama derin izler bırakan çok güzel bir kitap. Kanımca herkesin okuması gereken bir kitap. Teşekkürler Güntekin böyle bir kitabı yazdığın için bütün külliyatını bitirmek için sabırsızlanıyorum.