Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

520 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
"Benim Adım Orhan Pamuk."
"Benim adım Orhan Pamuk. Türk edebiyatında ilk ve aynı zamanda Miraç Çağrı Aktaş ya da Beyza Alkoç gibi isimler alamazsa büyük ihtimalle tek Nobel Edebiyat Ödüllü yazarıyım, öyle kalacağım. Her şeyden önce modern roman anlayışı çizgisinde eserler yazmış, bu eserleriyle Dünya'da Nobel dışında da belirli ödüller almış lakin dilimin sivriliği ve değindiğim noktalardaki biraz haksız yaklaşımım için asla sevilmeyen, kıymeti bilinmeyen birisiyim. Eserlerimde Doğu-Batı çatışmasına, Sanat Tarihine, sonu iç burkan aşk hikayelerine ve sosyolojik tespitlere sıkça rastlayabilirsiniz. Bazı eserlerimde dilim ağır, bazı eserlerimde ise oldukça sadedir. Cevdet Bey ve Oğulları, Masumiyet Müzesi, Kar, Kırmızı Saçlı Kadın ve Kara Kitap önde gelen kitaplarımdandır. En iyi kitabım Kara Kitap'tır. Bundan daha iyi bir eser yazacağımı kendim bile düşünmüyorum. Şu anda incelemesini okuduğunuz Benim Adım Kırmızı'da pek rastlayamayacağınız türden kitapların birisidir. Bu kitabım benim en renkli ve en iyimser romanımdır. Kitap bir cinayetle başlıyor, nasıl iyimser bir roman olabilir dediğinizi duyuyorum lakin nasıl olduğunu üstün romancılığımla göreceksiniz. Kitabın konusu ve içeriğine gelecek olursak ama orda durun, siz gelmeyin. Ben geleyim, size anlatayım. Siz okurları kitaptaki yoğun üslubumla zaten yoracağım, daha şimdiden yormayayım.. Kitabım 1591 yılının 9 günlük karlı bir kış dönemini anlatıyor ve olaylar İstanbul’da şekilleniyor. Kitabın ana olay örgüsü Kara ve onun teyze kızı olan Şeküre’nin aşkı etrafında dönse de asıl verilmek istenen mesajlar padişahın emri ile usta nakkaşların Frenk(batı) etkisiyle yaptıkları resimleri topladıkları bir kitap uğruna yapılanlar üzerinden veriliyor. Padişahın kitabı bitirmek ile görevlendirdiği “Enişte” kitapta bulunacak resimleri bitirdiği sırada bir katil tarafından öldürülüyor ve kitabın en etkileyici resmi çalınıyor. Hikaye böyle devam ediyor.. Kitabım 60 dile çevrilmiştir ve dünya çapında birçok ödüle layık görülmüştür. Kitabımın her bir bölümünde anlatıcı hikayenin kahramanı haline gelmekte ve olaylar anlatıcının bakış açısına göre sizlere aktarılmaktadır. Kitabımda kendi yorumlarını romana ekleyerek hayal ve gerçeğin bir harmanını oluşturanlardan birisi da benim. Böylece hikayenin gerçeklik algısını değiştirerek postmodernist yapıda yazdığım bu romanı sizlere bu şekilde sundum. Kitabımın önemli noktalarından birisi de postmodernizimdir. Postmodernizim , modernizmin sonrası ve ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir. 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan postmodernizm; mimari, felsefe, edebiyat, resim gibi alanlarda kendini göstermiştir. Bu kavram 1960'lı yıllardan itibaren kullanılmaktadır. Cevdet Bey ve Oğulları eserimden bu yana postmodernizmin izlerine rastlarsınız. Bu romanımda bahsi geçen dört usta nakkaşın her biri postmodernite dört büyük düşünürünü temsil ediyor. Postmodernitedeki tabiriyle gerçeğin arayıcısı konumunda bulunan “Kara” usta nakkaşlar ile teker teker sohbet ederek her birinden ayrı ayrı üç tane hikaye dinliyor. Hikayeler ile birlikte vermek istediğim mesajı kapalı olarak siz okurlara aktarırken içerik değil biçimi ön plana çıkardım ve romanda anlatılan olay geri plana attım. Kitabımla ilgili önemli diğer bir husus ise 16. Yüzyıl Osmanlı'sı. O yıllardaki insanların yaşayış tarzları, toplumun zihniyeti hakkında birçok güzel yazı okuyacaksınız. Aralara sizleri dinlendirmek için hikayeler de serpiştirdim. Böylelikle yorulmayacaksınız ve sıkılmayacaksınız. Kitabımla ilgili kendimi eleştirmek istiyorum. Bu romanda da kanıtladığım üzere ben Türk Milletini gerçekten tanıyamadım. Kitabımda belirttiğim gibi "Türk insanı böyle yapmazdı, böyle düşünmezdi.." gibi kısımlarda bunu görebilirsiniz. Affedin, Türk insanına maalesef fazla haksızlık ettim.. Eh, biraz da kendimi öveyim. Ölümsüz eserlerime bir yenisini ekledim, siz zaten övmüyorsunuz beni; bari ben kendimi öveyim. Kitabım, üzerinden geçen yaklaşık yirmi üç yıla rağmen hala çok satılan kitaplar arasında yer almaya devam etmektedir. Kitaba kutsal kitaplardan alıntılar ekleyerek ne kadar da cesaretli olduğumu siz okurlara gösterdim. Ülkemizin önemli yayınevlerinden birisi olan İletişim Yayınları’ndan çıkan bu kitabım birçok ödül almıştır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: 2002 – Prix du Meilleur Livre Etranger (Fransa) 2002 – Premio Grinzane Cavour (İtalya) 2003 – International lMPAC Dublin Literary Award (İrlanda) 2006 – Yılın En İyi Romanı Ödülü (Çin) Kendimi övmek gibi olmasın da 1.5 milyarlık nüfusuyla Çin gibi bir ülkede en iyi roman ödülünü alabilecek başka bir babağiyit var mı? Miraç Çağrı Aktaş'ı tenzih ediyorum. Kendisinden çok korkuyorum, beni geçebilir... Benden bu kadar sevgili okurlarım. Özellikle Sanat Tarihi ile ilgilenen okurların keyifle okuyacağı bu romanımı sizlere elbette tavsiye ediyorum. Benim kitabımı okuma şerefine nail olacağınız için kendinizi çok şanslı hissedin lütfen. :d Ben, hiç sevmediğiniz ve eleştiri oklarını hiç üzerinden indirmediğiniz Orhan Pamuk; sizlere keyifli okumalar diliyorum." Evet dostlar. Benim adım K. Kitapta olaylar her kahramanın kendisini anlatmasıyla devam ediyor. Böyle olduğu için de kitabın yazarının da kendini yorumlamasıyla bu serüven son bulsun istedim. Az buçuk kestirmişsinizdir, kurmaca bir yazıydı. "En renkli ve en iyimser romanım." ifadesi dışında her cümle kurmacaydı. Böyle değişik bir şey denemek istedim. Kitapla ilgili bilinmesi gereken hususları da araya serptim. Esen kalın, kitaplarla kalın..
Benim Adım Kırmızı
Benim Adım KırmızıOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202316,1bin okunma
··
5,5bin görüntüleme
samet okurunun profil resmi
Beyza alkol ve çağrı aktaş mı? Onlar değil Nobel tek bir ödül bile almazlar
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.