Gönderi

Musa (aleyhisselam) doğruca Firavun'a, Haman'a ve adamlarına yönelmiştir; İbrahim (aleyhisselam) yeryüzünde rabblik taslayan Nemruťa yönelmiştir; Nuh, Hûd, Lût; Şuayb ve Salih (aleyhimusselam) karşılarına kavimlerinin ileri gelen bozguncularını, inatçı zorbalarını almışlardır; veya sahip oldukları tüm güçleri seferber ederek bunlar Tevhid'in karşısına çıkmıştır. Resûl-i Ekrem'in karşısında duranlar da Mekke oligarşisini oluşturan tağutlardan başkası değildi. Ebu Leheb, Ebu Süfyan, Ebu Cehil, Ahnes bin Şerik, Ümeyye bin Halef gibi tüm müşrik tağutlar istisnasız servet sahibi, mal sahibi, köleler sahibiydiler; heva ve heveslerini, dünyalarını ilâh edinerek insanlar üzerinde rabbleşmişlerdi. Resul'ün getirdiği Tevhid'in ve bu Tevhid'in “Allah'tan başka ibadet edilecek yoktur, Allah'tan başka büyük yoktur” temel ilkesinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar ve tüm güçlerini seferber ederek Allah'ın Dini'nin yayılmasının önüne set çekiyorlardı. Ama resûl tebliğini kafa çatlatırcasına yapıyor, onların gerçek kimliklerini olanca çıplaklığıyla gözler önüne seriyor ve acı sonlarını hiç çekinmeden yüzlerine haykırıyordu.
Sayfa 145Kitabı okudu
·
44 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.