Gönderi

·
Puan vermedi
Normalde bir şeyin sonunu öğrenmek bizi rahatsız etse ve o şeyi okumamıza/izlememize engel olsa da bazı kitaplarda bu durum tam tersi olabiliyor. İşte bu nedenle Tolstoy daha en başından adıyla bu kitapta İvan İlyiç’in öleceğini söylediğinde ve ilk sayfalarda bu ölüm haberini alan arkadaş ortamının portresini çizdiğinde bu ölümün nasıl gerçekleştiğine dair merakla sayfaları çevirmeye başlıyorsunuz. Tolstoy bugünden uzak bir tarihi anlatıyor gibi gözükse de kitabını “klasik” bir hale getiren şey de toplumların belli başlı değişmeyen konularından birini ele almış olması: Bir görev bilinciyle evlenme, toplumsal kabullerle bir süre mutluymuş gibi hissetme ve nihayetinde mutlu olmadığını fark edip daimi bir kavga moduna geçme. Tam da böyle bir hayatın ortasına düşen İvan İlyiç’in ben gerçekten hayatı yaşadım mı diye sorgulaması da hepimizi düşündürten cinsten bir sorgulama. Ölüm kesin gibi gözüktüğünde geri dönüp baktığınızda hayatınız hakkında ne hissetmek, neleri yapmış olmak isterdiniz diye sorarak yorumumu bitiriyorum.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202246bin okunma
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.