Üşenmeyin, okuyun :)
Bazı kitaplar vardır sonu başından bellidir. Daha kitabı yarılamadan sonunda ne olacağını tahmin edersiniz ama Oblomov onlardan biri değil.
O kadar hayatın içinden, o kadar gerçekçi ki… İnsan ilişkileri, aile yapısı, iş ortamı…
Adeta fanusta yetişen Oblomov yazarında dediği gibi ekmeği yemek için büyütülmüş, ekmeğini kendi kazanan insanlar arasında ne yapacağını şaşırmıştır. Böyle bir hayat için taa küçükken hazırlanmamış olan iradesi yavaş yavaş söner, hayatla arası her gün biraz daha açılarak sonunda toplum dışı bir insan, kendini taşıyamayan bir yük olur.
Oblomov tembel, işten kaçan ve işsizlikte mutluluğu bulan, hiçbir zaman işe girmeyen, işsizlikten de zevk alamayan bir adamdır.
Ancak, bir gün tüm dengeler değişir gibi olur. Oblomov aşık olur ve aşık olduğu kadın için tüm bu özelliklerinden vazgeçebileceğini zanneder. Fakat tembelliği, iş sevmezliği, uyuşukluğu sebebiyle kendini o kadar değersizleştirir ki sevgisi karşılıklı olmasına rağmen üzülmekten korkarak bu sevdayı yarım bırakır. O andan itibaren yavaş yavaş Oblomovun hayatı yokuş aşağı yuvarlanmaya başlar. Üşengeçliğinden başına türlü belalar açılır, sevdiği kadın en yakın arkadaşıyla evlenir, hareketsizlikten hastalanıp yatağa düşer ve bir gün…
Aslında oldu mu şu anki nesilin geçmişte yaşamış bir örneği. 21. yüzyılda kim bilir kaç tane Oblomov yetişiyor. Ailelerin üzerine titreyerek hiçbir şey yapmasına izin vermedikleri, hayata karışmasını istemedikleri, bunu önledikleri binlerce genç yetişiyor. Adını da iyilik koyuyor. Yapmayalım! Hayattan korkan, çalışmaktan korkan, her şeyini kısa yolunu arayan gençler bu ülkeye yakışmaz. Yapmayalım !!!