Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

100 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
Derman
Henüz kadının varlığını dahi içselleştirememiş bir toplumda, Queer kültürünün içinden,  bir şair özne olarak ortaya çıkan İskender, kendini kalabalık bir kitleye, bir şekilde kabul ettirmiş enterasan bir örnek. Kelimelerin, alfabenin, şiirin varettiği bir şair. Sakınmasız, dilinin kemiği olmağan, bir savunma mekanizması olarak, öyle olmak zorunda olan, öyle olan bir şair-şövalye idi. Tanışma fırsatım olsa da, bir şekilde bunu değerlendiremedim ama kendisini dergilerden,  sinemadan ve çeşitli matbulardan ölümüne değin takip ettim. Salt Queer kültürünün  sınırlarında gezinmeğen, bilakis bütün toplumsal sınırları şiiriyle iğdiş eden, hatta onun dizeleri - nasıl alımladıklarından emin değilim - ergenler tarafından çok sevilmiş, onları da homofobik belasının özgürlüğe, bireysel tercihlere yapılan bir duygusal ve fiziki şiddet olduğunu sanırım ucundan da olsa anlatabilmiş, en azından hissettirebilmiş bir şair. Elinde sigarasıyla bana hep Süreya'yı ansıttıysa da, yer yer bilinçdışına çıkan dizeleri, ama bunun yanında tuhaf bir biçimde de, bütün şiirlerinin nihayetinde, zihninizde etkileyici bir anlam tadı bırakan o humour, cinsellik, kan kokan seslenişleri, mutlaka onu İkinci Yeni akımının  son broşu olarak gökyüzüne teyelleyecektir. Kaldı ki İkinci Yeni akımı bir yana, Ginsberg onu tanısaydı, kesinlikle bir Beat nişanıyla kıvandırırdı şairliğini. Çünkü  şiirinin de hayatını yaşadı İskender. Hem de böyle bir coğrafyada, onca meşakkatle, zorlukla, acıyla ve hüzünle. O yüzden işte sigara, alkol ve hüzün onun birer uzvu gibiydi. Işıklar içinde uyu İskender. Bir dizesiyle sonlandırmak istedim: ''Aynı askıyla dolaba kaldırılan iki güzel yelektik biz güveye benzer bir şey oldu suskunluğun!''
İskender'i Ben Öldürmedim
İskender'i Ben ÖldürmedimKüçük İskender · Sel Yayıncılık · 2005714 okunma
·
217 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.