Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

338 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
“Karşıt olan şeyler bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en güzel uyum doğar.” “Her şeyden bir, bir’den her şey.” “Ölümsüzler ölümlü, ölümlüler ölümsüz. Biri diğerinin ölümünü yaşar, diğeri de ötekinin yaşamına ölür.” İlkçağ felsefesi okumak her zaman hoşuma gitmiştir çünkü düşününce elinizde yaklaşık 2200-2500 senelik metinler tutuyorsunuz. Evet belki saf bir şekilde ulaşmadı, belki bazıları sonradan eklendi fakat büyük bir çoğunluğu o zamana aittir. Sanki geçmişe gidip de onlarla sohbet eder gibi hissedersiniz. Onlardan hala bir şeyler öğrenebilirsiniz. 2200 sene öncesinde yaşamış olsalar da onlar hala bizim öğretmenimizdir. Bu yüzden severim işte. İlkçağ felsefecileri arasında belki en gizemli ve en karanlık kişilik. Dediklerini veya demek istediklerini tam olarak anlayamadığımız. Az konuş ve öz konuş mantığıyla hareket eden birisidir kendisi. Düşününce de biraz haklı diyorum fakat bu kadar da az konuşma be adam diyesim gelmiyor da değil. Kitaba geçmeden önce Herakleitos’tan bahsedelim biraz. . . Herakleitos’un MÖ 540 ila 480 arasında yaşadığı düşünülüyor. Düşünülüyor çünkü yaşamöyküsü tam bilinmiyor. Hakkında bildiğimiz çoğu şeyi diğer filozoflardan veya şairlerden öğreniyoruz. Fragmanlarını okudukça anlayacaksınız ki kendisi çok sivri dilli birisi ve korkusuzca istediği şeyi eleştirebiliyor. Örnek vermek gerekirse, toplumunun dini görüşünü, hayat görüşünü, davranışlarını vb. Fakat nasıl oluyor da bu kadar sivri dilliyken hala hayatta kalabiliyor diye düşünebilirsiniz. Denilene göre kendisi yüksek mevkide bir aileye sahip yani gücünü buradan alıyor. O zamanlarda bir bilge olarak kabul edilmesi, fikirleriyle toplumu şekillendirebilmesi sebebiyle Ephesoslular (Efesliler) Herakleitos’u çağırarak kent için yasalar tasarlamasını istemişler. Fakat Herakleitos bu çağrıyı dikkate almayıp Artemis Tapınağının yakınlarında çocuklarla aşık oynamayı tercih etmiştir. Bu kadar garip bir insanın ölümü de bir gariptir. Diogenes Laertios bir tanıklığa dayanarak Herakleitos’un vücudunun su toplaması sonucu öldüğünü veya başka bir tanıklığa göre iyileşmek amacıyla kendini gübre yığınına gömdürdüğü ve pislik içinde kalarak köpekler tarafından parçalanarak öldüğünü söylemiştir. Tabii hangisi doğru tartışmalı ve kesin bir bilgi yok. Yine de garip demek yerindedir. . . . Herakleitos’un felsefesinden de çok kısa bahsetmek gerekir. Herakleitos çoğunluğu asla sevmemiştir ve çoğunluğu aptal olarak görmüştür. Kalabalığa değil sadece bilgeliği (logosu) anlayabilene yazdığını sıkça dile getirmiştir. Çünkü çoğunluğun hakikat yerine geçici hazlar peşinde olduğunu düşünmüştür ve bunu fragmanlarında defalarca bize anlatmıştır. Mutluluk dediğimiz şeyin hakikati bilerek ve ona uygun yaşamak olduğunu söylemiştir. Hakikat her şeyden üstündür fakat asıl önemli olan çok bilmek yerine doğru bilmektir. Bu yüzden Pisagor’u sıkça eleştirir. Sadece Pisagor'u değil Homeros'u ve Hesiodos'u da eleştirmiştir. Görüşlerinden biri ise, nasıl ki Thales her şeyin altında yatan birlik su’dur dediyse Herakleitos’a göre de bu ateştir. Çünkü ateş, doğası gereği, herhangi bir şeye rahatça dönüşebilecek ve her şeyi de rahatça kendisine dönüştürebilecek yapıdadır. Hatta ruhun en yüksek makamının ateşin özelliklerinde olduğunu düşünür yani kuru ve sıcak en düşük özel ise nemli ve ıslak olmasıdır. Diğer bir görüşü, Herakleitos’a göre asıl bağlamı veya uyumu oluşturanlar, birbiriyle uyumlu ve uzlaşan öğeler değil, tersine uyumsuz ve uzlaşmaz olan öğelerdir. Yani uyum dediğimiz şey aslında uyumsuzlardan oluşur. Ve belki de en önemli görüşlerinden birisi, her şeyin sürekli bir akış halinde olduğu düşüncesidir. Herakleitos “Aynı nehre girenlerin üstünden her an yeni sular akar; ya da aynı nehre adım atarız ve giremeyiz; biziz, biz değiliz.” Der. “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Kısaca felsefesinden de bahsettiğimize göre kitaba geçelim. Kitaba Cengiz Çakmak hocamızın çok güzel önsözü ve Herakleitos’un yaşamöyküsünü anlattığı yazıyla başlıyoruz. Tamamen sade ve akıcı bir dille yazılmış ve hiçbir şey bilmeyen birinin bile bir şey öğrenebileceği şekilde yazmıştır. Bu önsöz, hayat hikayesi, üslüp konularından sonra bize direkt fragmanlar karşılıyor. Kitabın belki de en sevdiğim taraflardan birisi her fragmana ayrı bir açıklama konulması. Çünkü Herakleitos’un dili zaten zor anlaşılırken bir de Türkçe çevirisi giriyor işin içine bu yüzden Cengiz Hoca sıkılmadan tek tek her fragmanı açıklamış. Benim alıntılarımda yorumlara yazdığım şeyler Cengiz Hoca’nın açıklamaları. Diğer bir güzel yan ise her fragman bir Türkçe bir de Yunanca aslıyla verilmiş olması. Ha diyebilirsiniz Yunancayı nasıl anlayalım. Haklısınız ama en azından görmüş oluyorsunuz. Ekstra merakınız varsa Fizik dersinde gördüğünüz Yunan harflerini okuyarak kelimeyi az çok tayin edebiliyorsunuz. Ben denedim işe yarıyor :). Herakleitos hakkında hiçbir şey bilmeyen biri bile bu kitabı alıp Herakleitos hakkında birçok şey öğrenebilir. Hem Herakleitos felsefesine giriş niteliğinde hem de Heraleitos’un fragmanları var işte daha ne istiyorsunuz :)) Şiddetle tavsiye ederim. İyi okumalar. . . Tavsiye: open.spotify.com/track/2QTSDTXM2...
Fragmanlar
FragmanlarHerakleitos · Alfa Yayınları · 20181,610 okunma
·
1.080 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.