Artık eskisi kadar korku,gerilim veya polisiye kitapları okumuyor olsam da Stephen King, hala en sevdiğim yazarlardan biri olmaya devam ediyor. Bu sebeple sıkıcı karantina günlerime renk katacağını düşünerek Mahşer'i okumaya başladım.
Bin iki yüz küsür sayfalık bir kitap, elinize aldığınızda gözünüzü korkutsa da, King'in muhteşem ustalığı sayfaları hızla çevirmeniz neden oluyor. Pek çok karakterin -gerçekten pek çok- yer aldığı kitapta, Stephen King müzikten, sosyolojiye kadar pek çok konuya değinmiş ve bu durum zengin bir kitabın oluşmasını sağlamış.
1990'da biyolojik deneyler yapan bir laboratuvarda ne olduğu bilinmeyen bir sorun meydana gelir ve ölümcül grip virüsü, bu laboratuvarda kaçmayı başarabilen bir adam sayesinde dünyaya yayılmaya başlar. Hızla yayılan virüs insanlar ve bazı hayvanları etkileyerek ölümlerine sebep olur. Virüsten sadece bağışıklığı olan bir grup insan kurtulmuştur.
Her şeylerini kaybetmiş, bu insanların önceki hayatları artık sadece tatlı bir rüyadan ibarettir. Tüm bu çaresiz zaman içerisinde, geriye kalan insanların, bir tercih yapması gerekecektir. Dünya üzerinde yaşayan en yaşlı insan olan ve onlara sadece iyiliği sunan Abagail Ana mı, yoksa kötülüğün simgesi Randall Flagg mı?
İyinin ve kötünün savaşını kim kazanacak? Geriye kalan bir avuç insan yaşamlarını tekrar nasıl inşa edecekler?
Sürükleyici, okudukça okuyup bir an önce bitirme ihtiyacı hissedeceğiniz klasik bir Stephen King kitabı. Meraklısına tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim herkese.