Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

344 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba arkadaşlar. Yeni bir kitapla birlikteyiz. Aslında kitap biraz anormal şartlarda elime geçti. Tabiri caizse gökte ararken yerde buldum. Buna daha sonra değinelim. Bazen başkalarının dünyalarını yaşarken (okurken) kendi dünyanızla karıştırırsınız. Bu kitabın bir çok noktasında bunu yaşadım. Yüz yıldan fazla bir zamandır yer altı edebiyatı diye bilinen bir edebi tür vardır. İçeriğinde şiddete, argo konuşmalara, küfürlere, zihni zorlayan hastalık ya da hayallere, sapıklık dâhil her türlü cinselliğe çokça ve ayrıntılarıyla yer verilir. Saydıklarımızın hepsinden daha önemli olan özelliği ise iç ses dediğimiz karakterin ya da kişinin kendi vicdani ile olan konuşma ve hesaplaşmasıdır. Çoğu kitap okuyan bunu pek fark etmez. Hatta Bu türün en iyi örnekleri de Dövüş Kulübü, Otomatik Portakal, Grinin Elli Tonu gibi eserlerdir. Türklerden de Tutunamayanları bu kategoriye rahatlıkla koyabiliriz. Daha ileri gidip İç ses ve hayal dünyası baz alırsak Ruh Adam bile kategoriye girebilir. Bunları söyledim, çünkü bu kitaba edebi bir tür gözüyle bakmazsak tamamen saçma sapan tutarsız ve boşa emek sarf edilmiş bir kitap deriz. Bakmadım ama zannımca da bu gözle bakmayan birçok okur da bunu söylemiş olmalı. Bana göre öyle değil. Lafı uzattık bir türlü kitap hakkındaki sözlere gelemedik. Yukarıda dediğimiz gibi yer altı edebiyatının en önemli özelliği iç ses ya da hayal dünyasındaki güdülemedir. Bu neredeyse kitapta hiç yok. En azından gerek Seher gerekse Halil, Meral, Herman ve diğerlerinin anlık psikolojileri ya da kendi içindeki duyguları birer cümle ile de olsa anlatılmalıydı diye düşünüyorum. Bazı noktalarda iyi aktarılmış fakat çok yerde es geçilmiş. Bir cümle ile de şunu söyleyelim yer tasvirleri çok güzel amma karakterlerin fiziksel tasvirleri biraz zayıf kalmış. Yazar mesaj verme kaygısıyla şiddet konusunda kantarın topuzunu kaçırmış biraz. Bazı yerlerde gerçekten içiniz kaldırmıyor. Ne kadar kötü de olsa o kişi böyle olmamalı diye geçti içimden. Oradaki uzun anlatımlar yerine o işi yaparkenki iç dünyalar konulabilirdi ve gerçekten harika olurdu. Kurtlar Vadisi değil de Dövüş Kulübü gibi olurdu. Kitabı okuduktan sonra adına baktığımızda ana konu henüz gün ışığı ile tanışmayan çocuklar olarak görülüyor. Bu çocukların etrafında üç nesil öncesine kadar giden yöresel bir tarih var. Yazarımız beni uyarmıştı bölümler ayrılmamış diye. Bir de böyle uzun süreç olunca ve sık sık anlatıcı değişince kronoloji beni çok zorladı. Bazı yerlerde işin içinden çıkamadım zaman kayması var gibi geldi ama olayların yaşandığına inandığım için mutlaka benim kaçırdığım noktalar vardır diye düşünüyorum. yöresel kelimelerin kullanılması dip not olarak açıklama verilmesi de çok şık durmuş. Çok fazla karakter olması da okuyucuyu zorluyor, tabii ki Savaş ve Barış kitabında 800 civarı karakter olduğunu düşünürsek o kadar da değil diyelim. Kitabın sonunda devamının geleceği belli olmuş çok da iyi olmuş. Sonrasını ister istemez merak ediyor insan. Gelelim kitabın beğendiğim tarafına; yazarın mesajları biraz sert ama çok net. Ölüm hiç ama ölümü kimse istemiyor. İnsan denen mahlûk ne kadar alçalabilir sizce. Bence aklınızın alamayacağı kadar alçalabilir. Bu kitapta bunu da görüyoruz. Kadın her zaman ve her şart altında kadın. Her zorluğun altında anne ya da anne olmak sevdasında. Aslında her mesaj bize tehdit gibi geliyor ama bence bunu da hak ediyoruz. Çünkü zoru görmeyince kafamız çalışmıyor. Kitabın anlatımı muhteşem ki sayfaları nasıl çevirdiğinizi bilmiyorsunuz. Anlatılan tüm sahneler gözünüzün önünde net bir şekilde canlanıyor. Zaten bazı sahneleri içinizin kaldırmaması da bundan. Bir yazarın en büyük başarısıdır okura yazdığını yaşatabilmek. Yazarı bu başarısından dolayı da kutluyorum. Yeni baskısında yukarıda yazdığımız eksiklikler giderilirse ki giderilecektir. Uzun süre konuşulacak bir eser olur. Hatalarına rağmen (çünkü hepsi düzeltilebilir) kitabı çok beğendim. Kafanızı şişirdiysem kusuruma bakmayın. Gerçekten üzerinde çok konuşulması gereken bir kitap. Şiddetle tavsiye ederim. Hoş ve esen kalınız.
Doğmadan Ölenler
Doğmadan ÖlenlerHalit Yazıcı · Dante Kitap · 201982 okunma
··
196 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.