‘Alacaceren’ ikinci defa okuduğum bir kitap. Nezihe Meriç’in dili biraz çetrefillidir. Ama bu romanında son derece sade bir dil kullanmış. Bir çocuk kitabı olarak yola çıkmış, çeşitli sebeplerle bir türlü bitirememiş. Sade dili, çocuk kitabı olmasından kaynaklanıyor sanırım. Gelebildiği noktaya kadar olan halini yayınlamakla da pek iyi yapmış. İsmi bile ne hoş, ‘Alacaceren’.
İki küçük kız kardeşin, hayatla uyum sağlayamamış babaları ile gözü yükseklerde olan annelerinin onları terketmeleri ve dedeleri tarafından sahiplenişleri anlatılıyor öz olarak.
Hayatını okumuş biri olarak, yarattığı kahramanlara yüklediği duyguları, kendinden yola çıkarak oluşturduğuna tanık oldum sıkça Nezihe Meriç’in. Ortada zor bir durum olmasına rağmen, hüzün
bile oldukça nahif anlatılıyor yasa boğmuyor insanı. Öyle hoş ve zarif duygular mevcut ki. Sevinç de kederin içinden eksik olmuyor. Kendilerini terkeden anababalarının açtığı boşluğu, dedeleriyle fazlasıyla dolduruyorlar iki kız kardeş.
78 sayfalık bu sıcacık öykünün okunmasını, Nezihe Meriç’le sarmaş dolaş olunmasını tavsiye ediyorum.
Ayrıca, Nezihe Meriç’in virgül işaretlerini kullanışı oldukça farklı. Buna dikkat ederek okunduğunda daha fazla zevk veriyor yazılanlar. Ayrıca belirtmek isterim.