Gönderi

FENOMENOLOJİ VE HİKEMİYAT...
– “Almanya’da Husserl, "fenomenoloji" diye adlandırdığı bir tasvirî ilim meydana getirdi. Onun metodu, muayyen bir tecrübeyi, buna benzer bütün diğer tecrübelerin hatıralarını, tecrübenin menşe’ ve mânâsını zihinden tamamiyle çıkararak incelemek ve tasvir etmekti. Böylece, hükmü belirli bir şekilde durdurarak, zihnin zamanla incelenen şeyin cevherine varabileceğine inanıyordu. Alman filozofunun bu son derece zor görüşü, Martin Heideger ve Sartre gibi modern filozoflara tesir etmişti. Varoluşçular, bütün varlıklar içinde yalnız insanı karar verme ve "saçma, esrarlı bir varoluş" içinde çeşitli imkânlardan birini seçme hakkına sahip görüyorlardı. İnsan olmak için bu seçme hürriyetini kabul etmek ve yaşama şekli üzerinde karara vararak ümitsizlik ve endişeden kurtulmak lâzımdı. Bu felsefe dinî bakımdan faydalı olabilir. Zira, yapılan seçme, ruhî bir gaye uğrunadır. Fakat aynı felsefenin dinsiz şeklinde, karar yalnız karar vermek içindir ve insanlar bu yüzden büsbütün ümitsizliğe sürüklenebilir; zira, gayesini bulamaz...”
Sayfa 58 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
·
97 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.