Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

BİTİRİRKEN 623 yıl devam etmiş olan Osmanlı saltanatı Sultan Vahdettin'in tahttan indirilmesiyle bitmiş oldu. Hilafet, amcaoğlu Abdülmecid Efendi'ye geçerek 1,5 yıl kadar daha devam edecek ve 3 Mart 1924'de Hilafetin TBMM kararıyla kaldırılması ve hanedanın yurt dışına sürgüne gönderilmesiyle bir devir de sona erecektir. Tarihte görülmüş en uzun ömürlü hanedanlardan biri olan Osmanlı hanedanı, dünya tarihi ve coğrafyasını şekillendirmiş, yetiştirdiği büyük komutan, devlet adamı, sanatçı, bilim adamı niteliğini haiz padişahlarla hanedanlar tarihinde emsalsiz bir başari öyküsünün kahramanı olmuştur. Bugün İstanbul başta olmak üzere yayıldığı coğrafyanın her köşesinde ortaya konulan muhteşem mimari eserler, bu büyük medeniyet hamlesinin sadece toprak üzerindeki tezahürlerinden ibarettir. Vakif eserleri, hayratlar, şiir, musiki, hat, tezhip gibi sanatlar, bilim ve teknolojideki başarilar, Doğu ve Batı kültürlerini harmanlayarak ortaya çıkardığı özgün sentez, aynı zamanda tasavvuf yoluyla gerçekleşen manevi fetihler bu büyük medeniyetin ve onu yöneten sultanların değerini ebediyen ortaya koyacak müstesna güzellikler olarak tarihe intikal etmiş bulunmaktadır. Bugünkü nesiller atalarının neler yaptığını bilip tanıdıkça kendilerinin neden onlar gibi olamadığını sorgulayacak ve daha iyisini yapmak için karşı konulmaz bir isteğe kapılacaklardır. Aşağılık kompleksinden arınmış, kendine güveni geri gelmiş, dünyaya açık nesillerin bu sultanların hayatlarından ve yaptıklarından veya yapamadıklarından öğrenecekleri çok şey olduğuna inaniyorum. 1200'lü yılların ortalarındaki bir avuç insanın dünya tarihini 600 yıl boyunca şekillendirecek bir cihan devletinin mimarları hâline nasıl geldikleri ve bu düzeni dünyanın en çetin coğrafyalarından birinde kurup asırlar boyu nasıl devam ettirdikleri sorusu, her zaman çözülmesi verimli sonuçlar doğuracak bir sırrı içinde barındırmaya devam edecektir. Asıl soru şudur: Osmanlı Sultanları bu devasa organizasyonu, yani Cihan Devleti'ni kurmayı başaramasalardı biz bugün nerede olurduk? Veya onlar olmasaydı biz olur muyduk? Onlar olmasaydı dünya nasıl bir yer olurdu? Onlar yardımlarına yetişmeseydi "İslam âlemi" sözü edilmeye değer bir merkez hüviyeti kazanır mıydı? Bu soruların cevapları bizi daha derinlere ve ayrıntılara inmeye zorlamaktadır ama bunlar elinizdeki kitabın konusu değildir. En iyisi son sözü ilk Osmanlı tarihçilerinden Oruç Beğ'e bırakarak veda etmek: Osmanlılar gaziler ve galiplerdir, fisebilillah Hak yoluna durmuşlardır. Gaza malını toplayıp Hakka harc ediciler ve Hakktan yana gidicilerdir. Din yoluna çalışırlar. Dünya malıyla gururlanmazlar. Şeriat/ din yolunu gözetirler. Allah'a şirk koşanlardan intikam alıcılardır. 87
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.