Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Mete Yarar’ı ara sıra tartışma programlarından takip ederim. Geçmiş dönemde Özel Kuvvetler personeli olarak görev yapması, devletine hizmet etmesi ve en önemlisi hain ve vefasız olmayıp devletine ve milletine bağlı olarak emekliye ayrılıp yine kendince devletine faydalı olma yolunda çabalamasından dolayı yeri bende farklıdır. TSK’da yetişmesi, Güneydoğuda 10 yılı aşkın görev yapması ve mesleki tecrübelerininden dolayı anlattıkları her zaman kayda değer niteliktedir. Bunların yanında şuan doktora yapıyor olması ve güvenlik uzmanlığı danışmanlığı yapıyor olmasınıda yabana atmamak gerek. Kariyer olarak kendini çok geliştirmiş olsada; bilgi, deneyim, öngörü bakımından ne kadar zengin olsada kendisinin her fikrine katılmıyorum. Aslında söylediklerinin aksi düşüncelerim yok ama kimi konuşmaları sanki hükümet tarafından eline veriliyor veya hükümet lehine konuşulması isteniyor hissine kapılıyorum. Sözlüklerde kendisi hakkında “Aşırı Hükümetçi” tarzı ithamlar olması bu konuda yalnız olmadığımı gösteriyor. Tabii bu benim şahsi fikrim. Neticede kendisini seviyorum ve saygı da duyuyorum. Devletini ve milletini seven, daha iyi yerlere gelmemiz için mücadele eden her insanıda seviyorum. Dönelim asıl konumuz kitaplarına. Bu inceleme yazısı yazarın üçlemesi adınadır. Yani bundan önceki iki kitabıda bu incelemeye dahildir. Bu yüzden incelemeyi son kitabının altına yazdım. Yazarın ilk kitabı sevdiğim bir dostumdan ödünç olarak elime geçti. Malum kitap okumak bu dönemde artık lüks oldu. Ne yapalım, çevremde ne var ne yok toplayıp okuyorum. Dolayısıyla kitap seçme özgürlüğüm kısıtlı. Her neyse, ilk kitabını bitirip serinin devamı olduğunu öğrenince evi satıp diğer iki kitabı da almak zorunda kaldım. Araya bir şey koymadan hemen üçünü de bitirdim. Yazar devletimizin beklediği olası senaryoyu ve yaşanılan gerçekleri, yapılan hainlikleri, verilen mücadeleleri kurguyla harmanlayıp seride anlatmak istemiş. Bunuda ilk kitabının ön sözünde belirtmiş. Ama benim dikkatimi çeken başka bir şey var. İlk kitabında hiçbir karakter baskın değil. Hikaye devletin farklı birimleri arasında gidip geldiği için kitapta çok karakter var fakat çoğu silik. Sadece Şerif adında bir kahraman diğerlerinden daha ön planda. Böyle olması kitabı zenginleştirmiş ve başka bir hava katmış. Dolayısıyla bir çırpıda okunabilir. Kitabın sonunu öyle bir yerde bırakmış ki hemen ikinciyi almak mecburiyetinde hissettim kendimi. İkinci kitabındaysa ilkinin aksine hikaye sadece Şerif karakteri üzerinde işliyor. Yani ilk kitabında olduğu gibi her bölümde farklı birimlerden farklı birimlere gidip gelmiyor. Hâl böyle olunca arada bir farklılık hissettim. Sanki yazar ilk kitabının sonunu yazarken ki düşüncesiyle ikincisine başlarkenki düşüncesi farklıydı. Çünkü anlatım teması değişti ve konu farklı bir sona bağlandı. Bir de hikaye ilk kitabın aksine ikincisinde gerçekçiliğinin çoğunluğunu kaybetti. Yani ilk kitabında genel olan konu ikincide daha öznel oldu. Son olarakta birinci kitabının finali ikinci kitabın neresine bağlayacak diye sonuna kadar bekledim. Bağlamadı. İkinci kitabıda nefes kesecek bir finale bağlamasına rağmen üçüncüsünde yine hikaye Şerif karakteri üzerinden farklı bir yerlere döndü. Anlatılanların gerçeğe yakın veya arka planının gerçek olmasını göz önünde bulundurursak kitaplar arasındaki bu bağlantısızlık ve uçuk zaman kavramı daha önemli bir detay haline geliyor. Yani ne anlatmak istemişte vazgeçmiş? Yada neden fikir değiştirmiş? Ya da sonradan anlatmasını istedikleri şeyleri mi anlatmaya başlamış? Bilemiyorum, bunlar benim komplo teorilerim. Kendi fikirlerim. Kafama takılan bu ince ayrıntı bir yana dursun, seriyi beğendim. Okumanızı öneririm.
Oyunun Sonu
Oyunun SonuMete Yarar · Destek Yayınları · 2018185 okunma
··
2.084 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.