Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

480 syf.
3/10 puan verdi
·
3 günde okudu
O Kadar Yorucuydu Ki Kitap Boyunca Sırtımda Buzdolabı Taşıdım…
Herkese Merhaba. Beyza Alkoç’u liseye giden kuzenimle sohbet ettiğimiz bir esnada “En sevdiğin yazar kim?” diye sorduğumda tanıdım. Ve kendisini araştırdığımda Wattpad yazarı olduğunu öğrendim. Tamam ben de o yaşlarda Das Kapital falan okumuyordum fakat yine de birisi bana en sevdiğim yazarı sorduğunda Sabahattin Ali diyebiliyordum hiç değilse. Yazarın bu kitabını seçmem de alışveriş yaptığım kitap sitelerinde sıkça karşıma çıkması ve Karantina, 3391 Kilometre gibi kitaplarına nazaran daha olumlu eleştiriler almış olmasıydı. Zira 3391 Kilometre kitabını 25. Sayfasına gelmeden yarım bırakmak zorunda kaldım katlanamadığımdan. Kitaba gelecek olursam… Birkaç tane senaryo deliği ve TDK’nin doğru kullanımı “falan” demesine rağmen yazarın ısrarla “filan” yazması dışında aslında çok da olumsuz bir şey görmedim. 12-18 yaş aralığında genç kızların okuduğu şiddet, taciz, tecavüz, küfür, mafya dolu diğer Wattpad kitaplarına nazaran daha okunasıydı. En azından şiddeti ve tecavüzü normalleştiren salak bir karakter yoktu. Hatta kitabın bir kısmında (sayfa: 101) yazar okuyuculara kendi bedenlerini sevmeleri çünkü bedenlerin zamanla değişeceğini fakat kalbin hep aynı kalacağına dair mesajlar veriyordu. Zaten kitaba 3 puan vermemin sebebi de bu. Öncelikle dramdan inanın içim şişti. O kadar acı dolu bir kitaptı ki günümüzde her kanalda başka birin ağladığı, her karakterin başka bir travmasının olduğu televizyon dizilerini aratmadı diyebilirim. Karakterlerin travmatik çocuklukları, acılarını anlatan paragraflarca betimlemeler, çok yalın bir şekilde anlatılacak şeyleri dolandıra dolandıra anlatmak, karakter “a” dese Manas Destanı kadar uzun anlamlar yüklemek, bölüm aralarına kitap dolu dursun diye Pinterest’ten alınan görsellerin konulması, daha fazla dram olsun diye kitapta yaptığı tek şey uyumak ve süt içip kurabiye yemek olan beş yaşında kız kardeşin eklenmesi… Tüm bunları okurken o kadar yoruldum ki kitap boyunca sırtımda buzdolabı taşıdım resmen. Yani öyle bir acı ki yazarın yarattığı, resmen sayfaların arasına isot serpiştirmişler… Kitapta her şey o kadar hızlı gelişti ki bir ara “Ne oluyoruz, savaşta mıyız?” diye sormadan edemedim. Çünkü esas oğlanımızın daha ilk görüşte kızımıza sen şöyle özelsin böyle harikasın demeye başladı. Ve ilerleyen sayfalarda da “Seni ilk gördüğüm anda gözlerindeki acıyı gördüm.” Demesi vay be göze bak ben miyopluktan gözümün önünü zor görüyorum millet neleri görüyor dedirtti. Yahu kim ilk kez tanıştığı birisinin gözünün içine bakıp geçmişle ilgili acı çekme taraması yapabilir Allah aşkına? Hangi x-ray taraması bu? Sadece her normal insan gibi “Seni ilk gördüğümde yüzün biraz asıktı, canın sıkkındı.” Deriz geçeriz işte. Bir de karakterin sürekli iç sesiyle konuşup cevap vermesi… Bunun şizofreni gibi ciddi bir psikolojik rahatsızlık belirtisi olması da yazarın umurunda değildi. Hatta bir ara kitabın sonunda kız şizofreni olduğunu öğrenecek diye bekledim… Gelelim detaylardaki saçmalıklara… Bir kitap fantastik kurgu veya bilim kurgu olmadığı sürece gerçek bir konuyu işliyorsa gerçek hayatın mantığına uymak zorunda! İşte ilk mantıksızlık (sayfa: 19) karakterimiz Mine’nin yeni taşınacağı ev için bir mimarla anlaşması ve bu mimarın tüm evi bir insanın yaşayacağı şekilde eksiksiz dayayıp döşemesi ve karakterimizin dediğine göre nevresimlerini bile alması. Hiç yazarın Google’a “Mimarlar/İç Mimarlar ne iş yapar?” yazmak aklına gelmedi mi acaba… Bir diğer saçmalık ise kitaba dahil olan beş yaşındaki küçük kız kardeş... Esas oğlanımız Efe, esas kızımızın yıllardır görüşmediği biyolojik babasını dövmek için evine gidiyor ve orada kızımızın beş yaşındaki kardeşini şiddet gördüğü için evden tencere alır gibi alıp götürüyor kıza al bu kardeşin bundan sonra birlikte yaşayın diye. Ve ne hikmetse sorunsuz bir şekilde aylarca yaşıyorlar. Acaba yazarın orman kanunları ile yönetilmediğimizden haberi var mı? Ne bileyim karakola gitmek, şikayetçi olmak, uzaklaştırma kararı almak, velayet davası açmak falan hak getire! Üstelik tüm bunları geçtim çocuğu pedagoga götürmek şöyle dursun (sayfa:217) yetişkin psikoloğu ile görüştürüyorlar küçücük çocuğu…Üstelik bu çocuğun lösemi olduğunu otel odasında öğreniyorlar arkadaşlar. Şaka değil cidden otel odasında. Yani lüks otellerde doktor bulundurma zorunluluğu olmamasını geçtim, doktor varsa bile çocuktan kanı aldıktan sonra lösemi olduğunu anlayacak kadar detaylı bir taramayı hangi laboratuvarda yaptı acaba? Hastaneye gittiklerini belirten bir-iki cümle yazmak bu kadar mı zordu? Bu detaylar diğer okuyuculara göre çok basit detaylardır belki de fakat ben inanıyorum ki bir bütünü oluşturan küçük detayların güzelliğidir. Yine de Beyza Alkoç kitaplarına bayılan her okur gibi 17 yaşında, liseye giden, hayatta yetişkin sorumlulukları ve düşünceleri olmayan, ergenlik hormonları ile yaşanılan hoşlanma duygusunu dünyanın en tutkulu aşkı zanneden biriyseniz muhtemelen kitaba da âşık olmanız olağan. Zira T.C. ekonomisi ve gündemi bana aşk acısı çektirmeyi bile unutturduğundan bana boş ve yorucu geldi.
No.26
No.26Beyza Alkoç · İndigo Kitap · 20218,9bin okunma
·
3.760 görüntüleme
İdil Ateş okurunun profil resmi
Ben Doğukanın 2 satır görünüp sonra yok olmasına takıldım
BT okurunun profil resmi
Roman nedir, kurgu nedir, karakter gelişimi nedir bilmeyen sözde yazarların yüzeysel okuyucuları anlamamıştır, takılmamıştır bile. Aksi olsa Beyza Alkoç okumazlardı...
S.Z okurunun profil resmi
Yorumun çok açıklayıcı ve güzel olmuş. Sayende bu kitaba para vermedim. Her okuyucu böyle objektif yorum yapsa keşke.
BT okurunun profil resmi
Kurtulan paranız ve vaktiniz adına çok sevindim. 😄
İdil Ateş okurunun profil resmi
O kadar haklı bir yorum ki..
emine odabas okurunun profil resmi
Aynı düşüncedeyim bende hala kitabın yarısındayım elime almak istemiyorum. Ama yorumunuza bayıldım özellikle kitaba isot serpiştirmişler kısmı harikaydı 😍 ve gerçekdende öyle sermen kitap acı kokuyor insanı yoruyorda yoruyor. İnşallah bitirip kaldırıcam kitaplıgıma
Ezgi Korulu okurunun profil resmi
Mrb. 11 yaşındaki kızım okulda arkadaşlarından görmüş ısrarla bu kitabi okumak istiyor. +18 var mi içeriğinde
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.