Gönderi

Tanınmış bir bilim insani (bazıları bu kişinin Bertrand Russell olduğunu söyler) bir keresinde halka açık bir ast ronomi dersi verir. Derste dünyanın nasıl güneşin etrafın da döndüğünü, aynı şekilde güneşin de galaksimiz dedi ğimiz büyük bir yıldızlar topluluğunun merkezinde nasıl döndüğünü anlatır. Dersin sonunda, sınıfın arkalarında oturan ufak tefek yaşlı bir kadın ayağa kalkar ve şöyle söyler: "Bize söylediğin şey tamamen saçmalık. Çünkü dünya gerçekte dev bir kaplumbağanın sırtında duran düz bir tabakadır." Bunun üzerine bilim insanı mağrur bir gülümsemenin ardından "Peki, kaplumbağa neyin üzerin de duruyor?" diye sorar. "Genç adam, oldukça zekisin, hem de çok zeki" der yaşlı kadın. "Fakat her kaplumbağanın altında daima bir başka kaplumbağa var." Çoğu kişi evrenimizin sonsuz bir kaplumbağa kulesi olarak resmedilişini saçma bulacaktır; fakat bundan daha iyisini bildiğimizi neden düşünüyoruz? Evren hakkında ne biliyoruz ve nasıl biliyoruz? Evren nereden geldi ve nereye gidiyor? Evrenin bir başlangıcı var mı, eğer varsa o halde başlangıçtan önce ne oldu? Zamanın doğası nedir? Zamanın sonu gelecek mi? Zamanda geriye gide bilir miyiz? Kısmen olağanüstü yeni teknolojiler sayesin de yakın dönemde fizikte yapılan atılımlar, uzun süredir mevcut olan bu soruların bir kısmına bazı cevaplar öneriyor. Bir gün bu cevaplar bizler için dünyanın güneşin etrafında döndüğü kadar aşikâr ya da belki de kaplumbağa kulesi kadar saçma görünecek. Bunu yalnızca zaman (artık o neyse) gösterecek.
·
233 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.