Ne kadar müddetle sürülmüş bulunursa bulunsun bütün sürgünler hayatının bu dönemini kesinlikle gelip geçici bir şey olduğuna inanır. Her sürgün burada evinde olmadığını her an hisseder, misafirliktedir sanki. Yirmi yılı iki yıl gibi görür ve elli yaşında hapishaneden çıkarken otuz beş yaşındaki gibiyim dinç olacağını sanır. "Daha önümüzde kocaman bir ömür var!" diye düşünür.