“Biliyor musun, ben şimdi felsefeyle uğraşıyorum, hep düşünüyor, düşünüyorum… Pek çok şey benim için aydınlandı. Bana kalırsa her şeyden önce, hayata bir prizmanın içinden bakmak gerek.”
Türkiye'deki "gerçek" felsefeciler de böyle. Felsefe Türkiye'de bugün, "Elitistlik", "Bohemlik", "Snopluk", "Ukalalık", "Kişisel gelişimcilik" kulvarlarında kısır bir döngü içerisinde debelenip duran, kendi kendini tüketen, hiçbir şey üretemeyip söylem düzeyinde kalan, bireysel alanının dışına çıkamayan tiplerin at koşturduğu bir alan konumunda.
😂Şu anda okuduğum kitabın (Amak-ı Hayal) en son okuduğum paragrafı; :)
Yalnız sözden ne çıkar! Kim bilir şimdiye kadar kaç hayvan yükü kitap okudun. Ne anladın? Hiç, değil mi? İnsanların bilgisi nedir? Bencillik ve zevklerinin ihtiyacı olan sanatlara ait şeylerdir. Ancak hak ve gerçekle ilişkili ne bilirler? Hiç! Akla ait denklem ile hakkı açıklamak mümkündür. Fakat bilmek, anlamak mümkün mü? Ne konuşalım? Harf dizisi ile felsefenin esası bilinir mi?