Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
7/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Bu kitabı ilginç bulduğum için aldım ve hemen okuyabilirim diye de düşündüm. Hayvan hakları konusu ilgimi çekiyor ve bu konuda eskisine kıyasla çok azalsa da yine de çeviriler yapıyorum. Kitabın kapak dizaynı da adı da alt başlığı da ilginç: "Ne kadar hayvansın? doğanın gizli programı insan ve hayvan davranışlarını nasıl şekillendiriyor?" Okuyunca gördüğüm şu oldu: yazarın teorisine göre insanın bünyesinde iki temel duygu var: haz ve azap. Yazar haz ve azaba bizim içsel tasmalarımız adını veriyor. Yaşamımız boyunca bütün karmaşıklığıyla bütün davranışlarımız temelde bu iki güdü üzerine yapılanıyor. Hazzı yaşamak, çoğaltmak ve sürdürmek için uğraştığımız kadar azap yaşamak ve hissetmekten de uzak durmaya çalışıyoruz. Yazar ardından temel içgüdülerimizi üçe ayırıyor: 1- hayatta kalma içgüdüsü 2- hayata getirme içgüdüsü- cinsellik 3-hayatta tutma içgüdüsü-yavruları ve nesli koruma Haz yaşama ve azaptan uzak durma temel duygularımızın esas sac ayakları da işte bu üç içgüdüden meydana geliyor. Kitabın giriş kısmında açıklanan teorinin ardından yazar; beslenme, oyun ve eğlence, korku, iş hayatı, estetik, ilişkileri cinsellik ve çocuklar başlıkları altında bu üç temel içgüdünün hangi bastırılmış ya da biçim değiştirmiş ve bilinçsizce yapılan davranışlarla ortaya konduğunu açıklıyor. Bütün bölümlerin sonunda anladığımız şey ise aynen hayvanlar gibi korkutucu, riskler ve tehlikelerle dolu ama doğal olma özelliğini kaybetmiş yapay ve sosyal ortamlarda yine de genlerimizle aktarılmış bu güdüleri hayata geçirmeye çalıştığımız oluyor. Bazı örnekler ilginç olabilirken bazılarına katılmak bana mümkün görünmedi, abartılı göründü. Ayrıca yazarın biraz da kendimce hayvanlar konusunda daha farklı bir bakış açısı getirebileceğini düşünmüştüm. Örneğin yardımlaşma, şefkat gösterme, koruma, ortaklaşa yaşama, sevgi gibi konularda yazarın güçlü olan ayakta kalır görüşünü desteklemeyen nice etholojik (hayvan davranışını inceleyen bilim dalı) bilgi olmasına rağmen bunların es geçilmesi ya da önemsenmemiş olması da benim dikkatimi çekti. Marc Bekoff gibi yazarlar içsel tasmalarımızın biyolojik güdülerimizin dışına taştığını gösteren çok güzel örnekler koyuyor ortaya. Ancak bu, kitapta sözü edilen rekabetçiliğin, güçlü olanın ayakta kaldığı doğal düzenin savunulmasına ya da onun gerçekliğine uymuyor belki de. Bu anlamda bu kitabı adından başlayarak pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim...
Ne Kadar Hayvansın
Ne Kadar HayvansınKerem Köseoğlu · Pusula Yayıncılık · 20139 okunma
·
21 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.