Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

456 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Bol kanlı, vahşi, ateşli çılgın hikâyemizde 2. Perde… Öncelikle çok iyi bir seri olduğunu kabul etmeliyiz. Devam kitabında da benim beklentilerimi karşıladı. Yine son derece sürükleyiciydi. Yine sağlam bir kurgusu vardı ve yine bir iki yerde gerçekten şaşırttı. Sonlara doğru artan tansiyon muazzam bir okuma keyfi sunuyor bizlere. Kitaba puanım 5 yıldız olacak orası kesin ama bazı tuhaflıklardan da söz edeceğim. Bunu elimden geldiğince spoiler vermeden yapacağım için kitabı okuyan okumayan herkes bu yazıya göz atabilir. Öncelikle bu seriye beni bağlayan, oluşturulan dünyanın kurallarının çok güzel yerleştirilmiş olması oldu. 3 güneşli sistem, bu sisteme göre bazı günlük kelimelerin değişmesi,(yokgece zifirgece safışık vs gibi) yine ışıkla ilgili bir gölge gücünün olması ve bu gücün ışığa hem bağlı olması hem de diğer bir taraftan halen öğrenemediğimiz birçok farklı özelliğinin olması falan muazzam gerçekten. Bu kitapta da bu dünya genişletilmeye devam ediyor ve son derece başarılı bir şekilde ilerliyor. Kitabın insanı en çok çeken tarafı bu evet fakat bu kitapta bir sıkıntı vardı. Kitabın yüzde 80-85’i resmen bir Spartacus sekansına dönüşüyor. Diziyi izleyenlerin orada da aynen gördüğü sahneleri kitapta da görüyoruz. Yazar roma imparatorluğu- gladyatörlük vs. konulara kafayı takmış orası net anlaşılıyor zaten. Karakter isimlerine bakarsanız direkt anlayacaksınız zaten. Hadi burası tamam olabilir diyeceğim de, Spartacus dizisindeki Crxus-Lucretia’yı hatırlarsanız burada da Furian-Leona birebir aynı işlenmiş. Hatta başka pek çok şey var ama iyice spoiler’a girmeyelim diye değinemiyorum. Bu kadar benzettiğin zaman işin rengi biraz değişiyor. Ben biraz o kısımlarda hayal kırıklığına uğradım. Hikâye birden bir “quest”’e dönüştü ve esas konudan-karakterlerden uzaklaştı gitti başka bir maceranın içine. Bunun bir benzeri Centilmen Piç serisinin 2. Kitabında da olmuştu. Bu beni çok rahatsız ediyor. Resmen kitabın yüzde 70 kadar bir bölümünde biz esas mevzudan koptuk, yine aynı amaç için ama bambaşka bir ortamın içine cumburlop diye düşüverdik. Biz kızıl kiliseyi seviyoruz. Kılıç olmak, şu, bu ilk kitapta bu kadar üstüne gidilip bu kitapta hiç umursamamak(neredeyse) olmamış. Bir diğer rahatsız olduğum kısım ise, aşırı cinsellik ve bu cinselliğin genelde aynı cins bireyler arasında yaşanması. Homofobinin dibine vurdum sevmiyorum böyle şeyleri arkadaş ya. Olamaz demiyorum olabilir ama herkesi niye öyle kız kıza erkek erkeğe şey yaptık ki şimdi sebebi neydi ki yani? Tamam bu kitap böyle şeyleri kaldırıyor ama abartmamak lazım diye düşünüyorum. Seveni olabilir şimdi linç yemeyeyim ama ben sevmedim diyip sıyrılayım işin içinden :) Bir sözüm de yayınevine. Gerek çeviride, gerek imlada yine 50 ye yakın hata vardı. İlk kitapta da bunları görüyorduk, aynen devam ettirmişler. Olacak iş değil. Son okumaları yapmadıklarına neredeyse emin olacağım çünkü kitaba dalmış okuyan biri o ahengin bir anda bozulduğunu tek bir harf bile olsa hissediyor. Yazı kediyorlar böyle güzel bir metine ve onca yatırım yapılmış esere. Şu güzel baskıya şu güzel kapağa yakışıyor mu bu özensizlik sizlere bırakıyorum kararı. Serinin bir kitabı daha var. Seri 3 kitapta tamamlanacak. Aklımızda inanılmaz soru işaretleriyle bitirdik kitabı. Son kitabını sabırsızlıkla bekleyeceğim.
Nevernight - Tanrımezarı
Nevernight - TanrımezarıJay Kristoff · Pegasus Yayınları · 2019178 okunma
·
293 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.