Gönderi

Kaan yorumladı.
143 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Bir kitap her şeyi altüst etmelidir. Okuru, okumadan evvelki halinde bırakan bir kitap, başarısız bir kitaptır." -Cioran- Sevgi ve Şiddetin Kaynağı, okuru altüst eden kitaplardan birisi. Okuru, okumadan evvelki halinde bırakmayan, kitap bittiğinde okuyana cevaplar yerine sorular bırakan başarılı bir kitap. Kitap, sevgi ve şiddetin
Sevginin ve Şiddetin Kaynağı
Sevginin ve Şiddetin KaynağıErich Fromm · Payel Yayınları · 19941,284 okunma
··
10,2bin görüntüleme
Kaan okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Dolu dolu bir yazı olmuş, kalemine sağlık abi :) Ben de Freud'a yakınım bu konuda. Bu duruma, şiddet haberlerinde bazen işi, maddi durumu vb. özellikleri gayet iyi durumda olan insanların bulunmasını örnek verebiliriz. İnsan türü diğer türler gibi hayatta kalma savaşında bulunması nedeniyle doğasına şiddeti eklemlemiş gözüküyor. Doğamızın bu temel yönünü, kültürel gelişim nedeniyle çok göz ardı ediyoruz. Örneğin; Dünün Dünyası adlı eserinde Zweig, iki büyük savaş öncesi Avrupa'nin halini bu yönde çok güzel resmeder ve ardından da Freud'un insanın şiddete meyilli doğasıni dillendirmesine döneminde ne kadar büyük tepkiler verildiğinden bahseder. Hepimizin bu yönümüze ışık tutacak bir gözlemimi aktarayım: çoğu insan filmlerde veya kitaplarda kötü karakterleri daha çok sever ya da ilginç bulur hatta içten içe bunların zafer kazanmasini bile arzular. Bence bu da konuyu destekleyici bir örnektir. Ayrıca bu tarz eserler vesilesiyle bir boşalım sağlayarak reel hayatımıza şiddetin yansimamasini da sağlıyoruz. Yani şiddeti destekleyici gördüğümüz film ve kitaplar ters bir etki de yapabiliyor olabilir
Mustafa A. okurunun profil resmi
Destekleyici olarak verdiğin örnekten kitapta Fromm da bahsediyor. Kitaplarda, filmlerde ve gazetelerde şiddet içerikli kısımlar daha çok ilgimizi çeker, diyor. Çok doğru bir gözlem yapmışsın. İnsan doğasının gereğini yapamıyor kültürel gelişimden dolayı. Birçok hayvani duygusunu (cinsellik ve şiddet gibi) ya törpülüyor, ya gizliyor ya da bilinçaltına saklıyor. İşte filmlerde, kitaplarda bilinçaltımızdan bu şiddete eğilim ortaya çıkıyor. Yorumun incelemeye güzel bir katkı oldu.;)
Sümeyra Özat okurunun profil resmi
Merhabalar Mustafa Hocam. Öncelikle fazlasıyla ilgi gören konuları içeren bu güzel incelemeyi kaleme alarak düşüncelerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim. Müsaadenizle ben de incelemeye dair bir iki düşüncemi paylaşmak isterim. Her ne kadar Fromm, ölüm farkındalığının insanı yaşamdan kopuk bit yabancıya dönüştürdüğünü ileri sürse de bu farkındalığın aynı şekilde aksi yönde bir etki yaratabileceğini de ekleyerek bu savı genişletebiliriz bence. Nitekim çevremizde, dünyaya kazık çakacakmış gibi yaşayan pek çok insanın varlığına şahitlik ediyoruz. Aynı zamanda Freud da ölüm itkisinin (Thanatos) yanı sıra yaşam içgüdüsü (Eros) kavramını ortaya atarak ölüm farkındalığına sahip olan insanın buna mukabil yaşama, içgüdüsel bir biçimde tutunuşunu ifade ediyor. Özetle, insana ölüm hilgisinin bahşedilmiş olması onu bir yandan yabancılaştırırken òte yandan yaşama sıkı sıkı sarılmasını sağlıyor. Sağlıklı bir yaşam için aslolan, bu kopuş ve tutunuş arasındaki dengeyi kurabilmektir. Yazarin iki temel eğilimimizden biri olduğunu ileri sürdüğü ölümseverlik üzerine ortaya attığı görüşler ilgi çekici. Bilhassa ölümseverlik duygusunun -diğer pek çok şey gibi- çocuğa ebeveynlerinden miras kalması çarpıcı olmakla birlikte haklılık taşıyan bir tespit. İncelemenin bu kısmında Kabil için kullanılan 'hiçbir suçu olmadığı halde ailesi tarafından sevilmeyen' nitelemesinin de pek yerinde olmadığını ayrıca belirtmek isterim.. :) Kaleminize sağlık, bizlere kaliteli bir zihin egzersizi yaptırdınız :) Gizlerle dolu benlik keşfimize katkı sunan kitaplarda buluşmak üzere selam ve saygı ile..
Mustafa A. okurunun profil resmi
Öncelikle çok teşekkür ederim okuyup uzun bir şekilde yorumladığın için Sümeyra. Senden duymak güzel bunları.;) Ben psikoloji türünde bir kitaba inceleme yapacak kadar kendimi yetkin görmüyorum ama okunmasını istediğim kitaplara da yapmak istiyorum. İncelemede eksiklikler ve fazlalıkların olması muhtemel. Aslında ikinci paragrafta değindiğin "yaşama sıkı sıkı sarılma" durumunu Fromm da söylüyor ama genel olarak ölüm farkındalığının insana olumsuz etkilerinden bahsediyor. Kabil konusuna gelince, ilk çocuk olan Kabil'in kendisinden sonra doğan Habil'e olan kıskançlığı aslolan orada. Yani anlatmak istediğim oydu. Cümle, ailesi tarafından sevilmeyen değil de sevilmediğini düşünen Kabil olarak yazılsa belki daha doğru olurdu. Yorumun Freud incelemesi yapıp yapmamayi düşündüğüm bir dönemde bana cesaret verdi. Sağolasın.;)
2 sonraki yanıtı göster
Rabia okurunun profil resmi
Harika bir inceleme olmuş. Aynı kitabı şuan okumaktayım ve kimi yerlerde kafam oldukça karışmıştı, incelemenizi okuduktan sonra özellikle narsisizm kısmı bende daha netleşti. Ayrıca incelemenizin içerisinde başka kitaplara da değinmeniz, okuyacak kişiler için hem öneri hem de genel kültür tadında bir yazı olmasını sağlamış. Emeğinize sağlık diyorum. Çok teşekkürler.
Mustafa A. okurunun profil resmi
İncelemenin faydalı olması beni mutlu etti. Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim.
Eylül Türk okurunun profil resmi
Çok güzel bir tahlil olmuş Mustafa Hocam, vaktinize bereket... Narsizm bir ruhsa, saldırganlık onun bedenidir... Ya da aralarında bir köle efendi bağıntısı kurulabilir. Kişinin var olma ihtiyacı en çok kendine karşı belirir.Yani suda ki görüntüye bakıp " Bu mudur, sen sevilecek adam mısın?" demek, o görüntüyü fena halde kızdırabilir. Sanılanın aksine kişinin kendisiyle ilgili yargısı, diğer herkesin düşüncesinden daha mühimdir. Mesela bir çocuğu alın kucağınıza kaykaydan birlikte kayın, bu onu mutlu edecektir ama tatmin etmeyecektir. Ne zaman ki kendi kendine kayıp, kendine "bunu sen yaptın, aferim" diyebilirse o zaman tamamdır onun için. Bir çocuğu dinlemezseniz, saldırganlık duygularını beslemiş olursunuz, deneme fırsatı vermezseniz, başarısızlığıyla kavga etmeye zorlarsınız onu. Bir çocuğun iyiye ve kötüye mesafesini en iyi ölçen eserlerden biri ,William Golding'in, Sineklerin Tanrısı'dır. Okumuş olanlar hatırlayacaktır. Aldığı ödüllerin çok eleştirildiği bir eser, aslında hem psikolojik bir çözümlemedir, hem de pek çok konuda düşünme imkanı sunmuştur okura...Bu eserin yazılmasından seneler sonra Yine İngiltere'de bir olay olur, bir çocuk avm'de kaybolur.5 yaşındadır. Yaşları 6 ve 8 olan iki çocuk bu çocuğu bulur, avm'den uzaklaştırırlar ve şehre uzak bir demir yolunda katlederek öldürürler. Olaya bakan görevlilerin raporları kan donduracak niteliktedir. Parçalanmış bir çocuktan söz etmektedirler... Doksanlarda yaşanan bu olay, artık çağımızda yaşanan olayların yanında hafif bile gelebilir... Her gün oturduğu masadan yüzlerce kişiyi öldüren küçük zihinlerin, bu olayları nerelere götüreceği de ürkütücü bir sorudur...
2 önceki yanıtı göster
Mustafa A. okurunun profil resmi
Evet inceleme gibi bir yorum olmuş Eylül Hanım. ;) Katkınız için teşekkür ederim. Çocukların vahşi olduğu doğru galiba. Küçük yaşta birçok çocuğun kedilere, kaplumbağalara ve arkadaşlarına şiddet uyguladığını görüyoruz. Zaman içinde büyüdükçe toplum normlarına uymak zorunda kalıp Fromm'un dediği gibi iyiye yöneliyorlar. Yani özümüzden gelen bir saldırganlık var, çevre, aile ve yaşadıklarımız da bunu tetikliyor ya da törpülüyor.
5 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
DERYA okurunun profil resmi
Sabah beri oku oku aynamadım demek ki kitabı hiç anlamazmışım. "Biz kurt ve kuzu olarak ayrılıyor muyuz, hepimizin içinde öldürme arzusu mu var. Niye bunu sorguluyoruz. Kim kime şiddet uygulamış. Eror....
Mustafa A. okurunun profil resmi
😊İnceleme biraz karışık olabilir. Kitapta "insan kurttur" ya da "kuzudur" gibi net cevaplar yok. Belli kişilerin bununla ilgili görüş ayrılıkları var. Psikanalizcilerin farklı, sosyologların ayrı görüşleri var bu konu ile ilgili. Fromm psikolog ve sosyolog olduğu için bu görüşleri harmanlanmış sadece. Benim anladığım insan kurt olarak doğar ve zamanla kuzu postu altında bunu gizler ama içindeki öldürme içgüdüsü devam eder. Kitabı okursan daha iyi anlarsın diye düşünüyorum. ;))
3 sonraki yanıtı göster
A. okurunun profil resmi
İncelemeniz benim de aklıma
Keşfedilmemiş Benlik
Keşfedilmemiş Benlik
kitabını getirdi hocam. Jung "Kişi kendini zararsız zanneder ve kötülüğüne bir de aptallığı ekler" der.Kitapta yine kötülük yapma kapasitesinden de bahseder. İyilik yönüne uymaya çalışan kötü insanlarız sanırım. En azından bir kısmımız :) Muazzam bir inceleme olmuş. Saygılar.
Mustafa A. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Bu arada en sevdiğim kitaptı Keşfedilmemiş Benlik. O kitaptan sonra psikolojiye olan ilgim arttı. İyi görünmeye çalışan kötü insanlarız diyelim. Ve mucadelemiz icimizdeki kötüyle olmalı.
1 sonraki yanıtı göster
Yeşim okurunun profil resmi
Ne gariptir ki kendini seven insan etrafına sevgi kendini sevmeyen de etrafına öfke, nefret, şiddet saçıyor. Her şey kişinin kendinde bitiyor. İncelemeniz için diyecek söz yok. Emeğinize sağlık. ☘️
Mustafa A. okurunun profil resmi
Haklısın Her şey kişinin kendi içinde bitiyor. Teşekkür ederim;)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.